ATEŞİN SIĞINDIĞI TEN
Alev nedir?
Ateş nedir? Ten ne? Nasıl tükenir ateş bir tende, Hangi ten kavrulmaz, Söyle; hangi ten yanmaz ki bu alevde. Sarısında ısınır alev kızılı, Duman, kıvrım kıvrım teninin sarısında, Ay ikiye bölünür gülüşünle, Sisli, puslu, bir gece yarısında. Hangi mabedin ibadeti yansır yüzüne, Söyle; Söyle hangi asrın saadetisin, Lavinya çiçekleri koklanır boynunda, Tenin toprak kokar, Tenin intihar, Tövbeler kifayetsiz, Anlamsız kalmakta yeminler, Saklanırken kabahatler koynunda, Sana dokunmakta suç, Senden uzak kalmakta, Irgat elinde savrulur tenin, Harmanlarda söylenen türkü, Dudaklarda kavrulan har, Hasatta bereket gibisin, Hüzün; kırık bir ok bugün, Yüzün; bağrıma gerilen yay, Bak da öldür beni, Yokluğundan hisseme düşen pay, Ateşin sığındığı ten say, Hayalin yetmez olmakta, Avutmaya düşlerimi, Hülyam; günaha açılan pencere, Gülüşünün bedenime çizdiği çerçeve, Ecnebiyi bile suçsuz-günahsız taşır mahşere, Kalışım hayra alamet değil, Dönüşüm fırtınadır, Buhrandır, Teninde kabullendiğim bu kanlı şer-e, Sükût-u lisan edişim bundandır, Adınla kabul görür makamında niyaz, Naz suretinde o masmavi gözlerin, Sen, Söylemeye utandığım, Dilimden sakladığım kelam, Sen, Gerçeklerimde gizlediğim sır, Gölgemden sakındığım selam, Sen, Yüreğime kazınan nakış, Ruhuma ecel gibi işleyen tesir, Sen yaşama gayretim, Sen çabam, Kendime gücümün yetmezliği, Kabul-u hal edişim bundandır. Ne var olur yüreğimde yaz, Ne kışı tükenir seninle, Ellerinden yüzüme serpişen beyaz, Üşürken en harlı ateş bile teninle, Yüzüme çiçek saçar ayaz, Yabancı bir tatsın yüreğime, Ruhumdan ırak bir haz, Saçlarında kavrulacaksa bu yaz, Durma hadi, Gülümse biraz, Yıldızlar ard arda düşer geceden, Akar ışıltısı, Saçlarının sarısına, Heba etmişim bilmeden, Geçmiş damağından tatların en hası, Sensiz gelmişim Ömrün yarısına, Şimdi adın süzülürken dilimden, Kan sızar dudağımın arasına, Bilmem nasıl tükenir bu gam, Nasıl çekerim bu yası, Iskalanmış hedeflerim var benim, Dünyayı versen boş artık, Gülüşünde yerim dar benim, Yitirmiş değerini elmasım, yakutum, Para etmez sedeflerim var benim, Sen titreyen elimin nişangâhı, Sen suskun dilimin ahı, Sen korkulu bir gece sabahı, Ruhuma zulmeden fatih, Zapteylenmiş diyarın şahıyım ben Böylesi ağırdır, esaretin, İçimi dağlayan kahırdır, cesaretin, Ya bırak yüzlerini, Düşlerimden gitsinler, Ya öldür beni elinle, Bahtıma kör kuyular, Halime yılanlar, Halime akrepler sevinsinler. Lavinyam, Ah çiçeklerin en kadersizi, Vakitsiz ölüm var beyaz tende, İtin birinin öptüğü yerde, Namerdin dilinin değdiği bende, Yakılmış şehirlerde tüten anısın, Asaf’ın sırrını saklayan perde, Düşlerin kirli senin, Hep onun olduğun düşler, El değmemiş gülüşlerin, Azra, bakire, Düşlerim ki garip, Ruhum ki fakir, Gülüşünden nasiplenir, Duydukların en cilalı laflar, Altın tasta sunulacak sana zehir, Değecek kulaklarına en yakıcı iltifatlar, Akacak o bembeyaz kir, Dudaklarından bir kansızın, Ölüm vakitsiz düşecek, Üşüyecek yüzün, ansızın, Ve yanacak teninde ki o mistik şehir, Adına mutluluk denecekse, O kollarda oluşun, Yaşamakta bir seninle, Ölmekte bir, Islak toprakta çürürmüş tohum, Baharın kavruk teninde yanarmış çim, Elim ile boynuma geçirdiğim, Sen ateşten ilmik, Sen alevden boğum, Sen esareti kabullendiğim seçim, Zakkumlar isyanında bu suretin, Dikenler, elinde çiçekleşir birden, Yaban otlarını sümbüle, güle, Zehri, zakkumu bile, Misk eder şimdi güzelliğin, Bakın, ettiğine bakın Aşk denen bu meretin, Adımı yenilgilerle düşürmekte dile, Galibin dudağında ki söz, kal ile Yüzünün ruhuma ettiği hile, Yüreğimi taşıyla, toprağıyla bile, Mest eder şimdi güzelliğin, Sakın, sakın tadından bu ihanetin, Bu dermansız ızdırap ki, Yüzüme alçılan sille, Bu içimi kavuran çile, Azrail’i, eceli dize getiren hal ile Canımdan geçtim, cesedime bile Kast eder şimdi güzelliğin, Büyür içimdeki bu verem hali, Büyür nefretim, Tenin hayır diyemediğim, İhanetim, Melekler can bulur suretin ile, Uğruna âlemler yaratılmış nebi bile, Kabul eder kulu, günah denen mal ile, Taatinden geçtim, itikadımı bile Test eder şimdi güzelliğin İmanımı bile test eder güzelliğin… |