Sorma
Ne olur,
Sorma beni, Sorma bir daha, İyi miyim? Kötü müyüm diye? Ne değişir kötüysem, Farzet ki ağlıyorum, Yaşlı hala, Farzet ki ıslak, El sürüp, Merhem mi olacaksın, Fer-ini süzdüğün göze... Desem ki, Tutmuyor senden sonra, Tutmuyor, Elim-ayağım, Omuz verip bir yandan, Takat mi olacaksın, Bağını çözdüğün dize... Neylersin, Yanıyorum say beni; Çalıp birkaç damlayı, Ebabil dudağından, Sön mü diyeceksin, Kor-unu harladığın köze... Tut ki, Sararmışım, Solmuş benzim, Tut ki, Bir gül ölüsüyüm, Gülümseyip kan mı vereceksin, Dem-ini soldurduğun yüze... Ne fark eder, Soluk alıyorsam zor-bela, Geri mi döneceksin, Yaşamam için, Sen öldürüp, Sen; can mı vereceksin, Harp mi edeceksin, Dilinden düşen söze... Hadi git, Bakma öyle, Umut veriyorsun, Bilmeden. Kalma hadi git, Yaşar mı, Bir bedende yarı can, Git artık, Seninle yeniden ölmeden... İncecik bir ateştin, Dönüştün koca bir yangına, Yorgun bedeniyle bir kadran, Taşımaz geçeyi tan ağına, Saat hep aynı yeri, Bir-i vurup duruyor... Yığılmış kalmış gözlerime, Karanlıktan bir morluk, Biri dağlar, Kanatır biri gözlerinin, Nöbette ki ağrı gibi, Saat başı aynı yerden düşüme, İki gözünden biri, Biri vurup duruyor…. |