Hasret urganımdır
Gözümde ferimdi alnımda terim
Hüzün yumağına sarılan lale Sürgün şehrindeki en son seferim Hangi gün kurtulur hasrete köle Diller tutukludur zincire bağlı Hasret urganımdır boynumda yağlı Gözlerim ezelden sahralı- dağlı Mızrabım değmezse darılır tele Anladım şafaklar çığlığa çıktı Bâd-ı sabâ ile rüyamı yıktı Gözeye uzandım sel oldu aktı Sanki dağ yıkıldı bükülen bele Gönül otağının dili gibiydi Vefa pınarının yeli gibiydi İçinden derdine deli gibiydi Acep küser miydi şeyda bülbüle Yorgun yüreğimde ahitti cana İzzet ve ikbâldi şahitti cana Al al yanakları layıktı şana Heyhat hazân çökmüş bülbülsüz gül’e Aşkın ateşine buhar gibiydi Cennetten süzülen bahar gibiydi Gülzârdı, leyl idi nehâr gibiydi Yine de yazmakla gelmiyor dile İnci mercanlara benzerdi dide Gülen gözlerinde meftûn ifade Sitem değer ise gider irade Gayrı kim yaşaya gayrı kim öle Onu gördüğünde utanır riya Vuslat sarhoşudur devrilir rüya O bir uzun yoldur Makberî yaya Hangi gün diyecek gel güle güle Makberî – Ahmet Akkoyun…….12/01/2011…..22:50……İst |
Allah ömrinü ilhamını bol eylesin
ayakta alkışlıyorum selamlar