şeb-î vedadün mektubun geldi senden mektub gelmeyeli epey zaman olmuştu. heyacanlıydı yürek..................... hangi bahaneyle avuttun bu yüreği de? beyaz kefene sarılı kelimeler çıktı hangi günahının vebalini ben ödüyürom..................... seni; mevsimler gibi sevdim diyorsun ilkbaharda gül kokuluydu acun............... yazdı aşk yanığı gönlüm güneş yanığı bedenimden daha yanıktı sonbahar sarı yapraklar pusulaydı acının koynunda kış havanın soğukluğu dindiremedi hicran yanığı gönlüme diyorsun.............................. söyler misin be cancağızım sen beni mevsimlik mi sevdin? aşk; anasır-ı erbaaymış bir ömür bu gönülcağız aşk zindanında esirdi ne yaz ne kış hiç farketmedi gocunmadı hiç bir zaman kara hicrandan................. mektubuna İstanbul bile ağladı.......................... sen âşık değil ateşbâz sözcük oyunu istiyorsun zatî cemalinize yazılmış yazıtlar mı gönlünüzü hoş eden? sabaha dek bir yerde hata yaptım iye suçladım durdum kendimi sözcüklerim yargısız infazlarda seni çağrıştıran her harfi ellerimle darağacında astım................ Yunus gibi piş er ve aşkı anlamak gerek.................... İstanbul; yorgun ıssız ve çaresiz biraz kilo almış rümerleri akıyor................. ruhum şeb-î veda mevsiminde ............ artık hicran yanığı harfler ateşbâz sözcükler yok cancağızım nadaslıyorum yüreğimi yürek mürekkebimi nadasa çekiyorum 12/01/2011 gordion (gülozkan) |