Yağmur Damlasının Öyküsü
Sağanak halinde düştüm yeryüzüne,
Gökyüzünün evladıyken henüz, Doymamışken bembeyaz bulutlar arasında uyumaya, Doymamışken maviliğimin güneşle olan dansına, Çamurun ve soğuğun içine düştüm, Gökyüzünün gözünden, Sağanak halinde bir yağmurla. Gözyaşlarına karıştım ilkin, Okyanus suları gibi tuzlu, Okyanus suları kadar fazla, Okyanus suları kadar hırçın gözyaşlarına. Toprak bu kadar mı susamıştır yağmura, Ağaçlar bu kadar mı hasrettir bir damla suya? Düştüm yanaklarından insanların, Düştüm toprağa ve ağaca, Düştüm en kurak iklimin, En onulmaz yangınına. Düştüm diye üzülmüştüm, Gökyüzündeki evimden, Yeryüzündeki karmaşanın içine. Huzurun kollarından, Kavganın, savaşın ve çamurun içine. Sonra can oldum toprağa, Can oldum ağaca ve yapraklara, Can oldum türlü türlü hayvana, Can oldum gözyaşı akıtan insana Ve anladım ki düşmeliymişim, Gelmeliymişim yeryüzüne, Sağanak halinde bir yağmurla. Ağır mesaisindeyken hayat kavgasının, Kavganın, savaşın ve karmaşanın, Hırçın dalgaların, Geçit vermez yüksek dağların, Göllerin, nehirlerin ve akarsuların, Can veren telaşındayken Ve tam da unutmuşken gökyüzündeki evimi, Buram buram yükseldim tekrar gökyüzündeki evime. Bembeyaz bulutlar ve masmavi gökyüzü, Beni beklerlerken güneş tuttu ellerimden. Ama sevinemedim döndüğüm için. Çünkü aklım kaldı yeryüzünde, Çünkü gönlüm kaldı, Yükselsem de gökyüzüne buram buram, Aslında ben yeryüzünde kaldım. |