10.KISIMKaranlıklar güneş görmemiş bir süt çocuğuydu ve bizim sokağın sessizliği gün gelip nakarat olacaktı hiç bilmeyeceğim şarkıma hırçın bir mevsim geçecekti sokağın kaldırımlarından zehir yüklü bir su içilecekti sert mizaçlı zencinin gümüş tasından bu kent beni de unutacaktı o geçmek bilmeyen hırçın mevsimleri unuttuğu gibi savurup atacaktım gölgemi karanlıklar sokağına adını piç kurusu koyacaktım her şey olup biterken film şeridi gibi aklımdan geçen o taptazecik hayallerim onların peşinden koşacaktım gayet tabii kolumda hep yediyi kırk üç geçerken yelkovanım belkide bu kenti yakacaktım dünyanın en pahalı benziniyle kafatasımdaki artçı depremlerle geçerken bunlar zihnimden vazgeçmek için uzun gecelerim olacaktı senden belki sonunda bizim sokak olduğu gibi duracaktı orada. * "çocuk gülüşüm" ateş edecekti aklımda birden "o" maskesiydi gamzelerimin işte tüm suçsuzluğum tek suçumdu hikayelerimde ben daha olay örgümü biriktiremezken ve kalp atışlarımı kontrol edebiliyorken ben bu kentin kentin şizofrenik bir gecesine uzanacaktım üzerime gelmeseydi dörtnala korku yüklü ordular ki ben yenilmeyi göze almıştım zaten.. derken kahkaham savurmuştu bütün kinimi yeni kentler fethediyordum içimde ömrüme iliştirdiğim leşler Çin Seddimi aşıyordu yastığımın altında duruyordu uykum ve kalemim bitmek üzereyken şuurunu kaybediyordu şiirim... |
taşıdığı hayat yükünü
güzel paylaşım için teşekkürler