)(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(((-66-)(-)(-)(
………………………………………………………………………………………………………………………………
Gözlerin Derdinden del’oldum inan vallahi Ne yaman mestane bakar gözlerin Derdi veren dermanını vermez mi Ab-ı revan olmuş akar gözlerin Hüsnün mushafından kamil ders alır Menakıp ilmini okuyan bilir Cevahir taşının kıymeti m’olur İnciyi mercanı döker gözlerin Gönül bir Kabedir bir taşın yıkma Tığ-ı gamzelerin sineme çakma Mevlayı seversen hışmile bakma Korkarım cihanı yıkar gözlerin Gahi şad-ı hürrem gah gönül gamda Sen güler oynarsın sevdan var bende Zühre yıldızının nişanı sende Bu Veli abdalı yakar gözlerin ……………………. AŞIK VELİ ……………………. Şarkışla’nın İğdecik köyünde doğdu. Doğumuna ilişkin kesin bir tarih bilinmemekle birlikte, 1853 yılında öldüğünde 60’ın üzerinde olduğu aktarılmakta torunları tarafından. Buna göre 1780’lerin sonu ya da 1790’ların başında doğmuş olduğu kabul edilebilir. Aşık Veli, Horasan’dan göçüp önce Hekimhan’a, sonra da Şarkışla’ya yerleşmiş olan bir soydan gelmektedir. Hem annesi hem de babası şair olan Aşık Veli, bu geleneği de küçük yaşlarda öğrenme fırsatı buldu. Türkü söylemeye başlaması ise Yozgatlı bir ağanın kızına aşık olduktan sonraki bir döneme rastlar. Sevdiğinin başkasıyla evlendirilmesi üzerine söylediği türküler kulaktan kulağa yayılınca, yörede tanınmaya başladı. Şarkışlalı Aşık Kemter’e çıraklık etti. Ancak Aşık Kemter’in 1818 yılında ölümünden sonra Hacı Bektaş’a gitti. Bunun dışında 19. yüzyılda yaşadığı varsayılan Rumelili bir Veli Dede bulunmaktadır. Ayrıca Kul Veli, Veli Abdal, Veli Dede mahlasları bulunan şiirlerin hangisinin ona ait olduğu konusunda bir kesinlik bulunmamaktadır. Aşık Veli’ye ilişkin İbrahim Aslanoğlu’nun ayrıntılı bir araştırması bulunmaktadır )(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(((-66-)(-)(-)( Bitirdi öldürdü beni bakışın Nasıl melül melül bakar gözlerin Bir buzlu badedir gönle akışın Buzları eritir yakar gözlerin Güzelliğin serip Pazar eylersin Perperişan edip bizar eylersin Yürekten bakınca nazar eylersin En sağlam canlıyı yıkar gözlerin Kara sevdalardan söz ettiğinde Gülüşünle kışı yaz ettiğinde Hani gel gel deyip göz ettiğinde Sanki şimşek olur çakar gözlerin Her gören ömrünü sana adıyor En güzel sevdayı sende tadıyor Göreni kendine meftun ediyor Sanki bir abide vakar gözlerin Ben sana güzelim tutuldum bil ki Sevdalı olması öyle bir hâl ki Hilal kaş altında öyle güzel ki Bütün uzuvları inkar gözlerin Gün yirmi dört saat sana mihmanım Kayıpta sayarım sensiz her an’ım Biter mi methiye sana Cananım Cemalin üstüne hünkâr gözlerin Lüzumsuz el insaf iste güzelden Vuslat dile Hâkk’tan sen de tez elden Geçilmez elbette bu gonca gülden Beni haldan hala sokar gözlerin Sadık Dağdeviren Aşık Lüzumsuz |
Gahi şad-ı hürrem gah gönül gamda
Sen güler oynarsın sevdan var bende
Zühre yıldızının nişanı sende
Bu Veli abdalı yakar gözlerin
/////////////////////////////
Lüzumsuz el insaf iste güzelden
Vuslat dile Hâkk’tan sen de tez elden
Geçilmez elbette bu gonca gülden
Beni haldan hala sokar gözlerin
Mükemmel ,insanı nerelere götürüyor ne hayaller kurduruyor.tebrik ediyorum.selam saygımla.