SAAT....
Saat.
O, hep zamanı tayin eder. Akrebin hiç acelesi yoktur, Yelkovan, dörtnala gider. Dakikalar, saniyeler ve saliseler, Saatin tekelindedirler. Birikince saatler, çoğalarak, Teslim olur güne, kendini bırakarak. Bazen çabuk geçsin istemem, Çünkü yanımda aşkım vardır. Bazen de hiç önem vermem, saate Yanımda pişmanlığım, keşkem vardır. Yılların içinden ayırarak, Ne ayları, ne haftaları, yazarım. Günleri bile değil, Saati milat bilip, tarih olarak asarım. Evlendiğim yılın ilk gününü, Oğlumun doğduğu o saatini, Hatırlarım, hatta düğününü, Yaşarım, hatırasını ve hüznünü. Unutmam kızımın aldığı o saati, O gün Babalar Günü’ydü. Yaşlar dökülür, gözlerimden, O gün, mutluluğun özüydü. Aynaya baktığımda ara sıra, Görürüm, kırış kırış yüzümü, Saatler getirdi beni bu hale, Yılları doğurdular, mevsimler hüznümü. Saat. O şimdi, kolumda. Bakmaya korkarım ya, Soğuk ecel solumda. |