7 FIRRT
(dünyanın bütün kapkaççı çocuklarına)
kim sahip olmak istemez içi köleyle dolu para basan bir fabrikaya bunu kim,aristo mu yoksa russell mi sormuş yoksa ben mi çıkardım bir boşluktan durup dururken bilmiyorum ben şimdi hiç bir şey bilmiyorum adımı bana ne zaman öleceğini soran şu giden kızda bıraktım yüzümü yüzünde bedenimi bedeninde yani ben yok olan şimdi bir şey bilmiyorum yokluğumda oynaşan acı bir isimden başka başka bir şey daha Sevim’den başka sevim sanki aybaşıydı sinirliydi dişliceydi öpüşleri belki bu yüzden üst üste sigara üst üste kanlı yaşlar üst üste tükürük aç babasının kurak toprağına -sövüp durdu istanbul’dan para göndermeyen homo jigolusu ve kapkaççı kardeşine- kardeşinin annesine ve günde yirmi ekmek tüketen küçük piçlerine annesinin ve başka, daha mesela ekmek bir lira yirmi ekmek yirmi lira ayda altı yüz lira ve başka ne ola; Sevim’in üstü toprak evlerinde sonbahar misafirlik çekmiyor Sevim her sabah bir yağmur uyanıyor bir yağmur uyuyor rüzgara gebe rüyasında yastığı kuru günler görüyor o günlerin birinde ben bazen elimde yeni çıkmış kitabım masamda ’7 fırt’ın yeni kitabı’ diye haber geçen ulusal gazeteler görüyor ki şiir adam ediyor ve ilk defa dalga geçmiyor luyçiyan gülmüyor arkasıyla ona hep ihanetle gülen hayata,başka? başka ne olsun bu başka kahrolsun nedir ki bu başka beni var eden arabesk şeylerden başka ah evet biliyorum madem ol’dum anlatayım Sevim’in gitarist sevgilisi beni yedeğinde bıraktığı kent soylu sosyalisti evlenmem diyormuş ille de devrim diyormuş bir marşla bir şarkıyla cebindeki şişkinlik ile devrim olmadan önce.. bu işte yok bu işte ne aristo ne russell erken büyüyor taşrada yoksul kızlar şiir bu kadar işte |