DÜNYA GÖZÜ İLE*CÖMERTLİĞİNDEYİM AŞKIN -15
SENSİZİM
Sensizim, Odamın soğuk duvarları ve ben ağlıyoruz; Sebepsiz ve bir o kadar çaresiz… Bir fırtına esiyor ağaçları koparırcasına toprağından, Ve kar yağıyor dışarıda, Yeryüzüne kefen olmuşçasına. Bir kuş çırpınıyor dışarıda, Çabalıyor uçmak için amansız fırtınada. Ve ben çırpınıyor çabalıyorum gelmek için sana… Sanma korkunç bir fırtınanın yarattığı, Ürkütücü uğultular tutuyor beni. Sanma duygularım kasırgalardan zayıf, Bir kuş kadar suskun ve masum sanma… Şimşek olur korkuturum fırtınayı, Volkan olur patlar, Yırtarım toprağa kefe olan karı. Ama yok işte cesaretim, Bu ne aşkımın suçu ne de senin… Sensizim, Oturduğum bir kuru sandalyem ve Ben, Bakıyoruz tavana boş gözlerle… Ne kadar boş olsa da bakışlarım, Hep Sen varsın gözlerimde. Dalıyorum derin hayallere; Yanımdasın sanıyorum, Benimlesin… Hayaline kapanmış gözlerimi açtığımda, Şimşekler çakıyor beynimde. İsyanlar kopuyor yüreğimde… Yoksun!... Nerdesin ?... Ağlıyor duvarlara vuruyorum, İntikam alırcasına… Sonra… Sonra, Yıkılıyor yumrukladığım duvarlar üzerime, Kızıyorlar bana; “- ne duruyorsun, gittt !… Kavuş sevdiğine!...” Sanma duvarlara yenik düşüyorum… Ama olmuyor işte! Pranga vurmuşsun ayaklarıma, Ya çatarsan kaşlarını, Salarsan ok olmuş kirpiklerini üzerime diye, KORKUYORUM…!!! Sensizim, Her seni götüren gecemin ardından bakarken, Sensiz kalıyorum yine. Ve sessiz bir o kadar da, Tutmaya çalışıyorum gözyaşlarımı. Olmuyor… Sanma çocukluğumdan, Dayanamayışlığımdan sanma!... Ama söz geçer mi bulutlara, Laf dinler mi hiç. Yağdıracaksa yağmuru, Koparacaksa fırtınayı, Kim ne diyebilir ki ? Çaktırır şimşeklerini, Bakar şöyle bir karanlığa, korkuturcasına. Ve sonra söndürür bir bir ateşleri… Bir benim ateşim kalır içimde. Bir beni söndüremez sensizliğimde yağmur damlaları. Çünkü; Her gidişinde gelişine hazırlarım kendimi, Her şeye rağmen çöker üzerime gökyüzü. İzin verme çık önlerine, Ama olmuyor işte. Geceler acımasız ve sen pranga vurdun ayaklarıma. Kesiliyor ayağımda yollar… Sensizim, Elimde asi bir sekiz atar, Ve üç-beş şerefsiz kurşun, Gözünü kan bürümüş hasretimin. Art arda ateş ediyorum, Öldürdüğüm sensizliğime. Ama durmuyor, Taki sen dönünceye kadar sensizliğin kalp atışları… Oysa, Oysa sen dönünce, Senin olmayışlığında canavar kesilen hasretim, Uysal, masum bir çocuk oluyor varlığında… En gücüme gidense, Varlığının son bulacağı vakti beklemek; Sanki idamını bekleyen mahkum misali. Sinirleniyor elimdeki silah, Sabırsızlanıyor çılgınca çektiğim tetik; “-Hadi vursana öldürsene onsuzluğu” diyorlar. Ama sensizliğe kurşun işlemiyor ki, Karanlığı bile sekmeyen kurşunlarım, Öldüremiyor, yıkamıyor yere sensizliği… YENİLİYORUM HER DEFASINDA, BU NE SENİN SUÇUN NE DE BENİM.. SUÇ KURŞUNLARIN… İŞLEMİYOR YOKLUĞUNA…!!! Yine sensizim, Hani tutmuyor ya ellerini ellerim, Hani bakmıyor ya gözlerine gözlerim. İsyankar oluyor beynim, Beddua ediyor bana… Öylesine hasretim ki sana; Ellerim, Bir kadife yumuşaklığındaki ellerini, Gözlerim, Yıldızımmışçasına parlayan gözlerini arıyor. İnan kutup yıldızını seyrediyorum yokluğunda; Belki dindirir sensizliğin acısını, Ve belki unutturur gözlerini diye… Sonra… Sonra, kara bir delik yutuyor beni, Kayboluyorum sensizliğin boşluğunda yine. Yeniden isyankar oluyor beynim. Ne olursa olsun “-Sabret” diyor kalbim… AMA YOK İŞTE SABRIM, SAHİP OLDUĞUM TEK ŞEY. SANA OLAN “AŞKIM”… “_ Seni Seviyorum!... Seni Seviyorum!... Seni Seviyorum!...” Şiirime değerli yorumu ile katkıda bulunan değerli dost Hiç Kimse’ ye sonsuz teşekkürlerimle.... İbrahim ALTIKULAÇ “Senin Uğruna” |
içeriğide muhteşemdi
yüreğine sağlık diyorum