ESKİ BİR MEZARLIK DÜNYA
güneşin bulanık gözlerinde kum taneleri
akar evrenin dudaklarına kirlenmiş dokuma tezgahlarında ağlar renklerin sus kalışına... eski bir mezarlık dünya kokuşmuş kentlerin, eprimiş yüzünü barındıran sığ ve karanlık... tıkanmış burun delikleri yüzyıllardır nefessiz kan sızdıran, maviliklerin acımışlığında ölü kuşların uçuştuğu asuman yorgun dalgaların beşiğinde uyuyan yosun parçaları gibi yaşam cıvık ve kaypak iyilikle kötülüğün harmanlandığı yerde başımızdan dökülen tırpanlanmış / umutlar homurtulu günlere gebe zaman doğdu doğacak, karanlığın gözleri… uyan insanoğlu ! değerini bil akan zamanın düşün geleceğini ! gözü dönmüş çekirge misali tüketme varlığını bak !... mekanik bahçelerde ürettiğin yapay beyinlere… duygusuz, yönünü şaşırmış ruhlara paslı sandalyelere prangalı, kendileriyle sevişen çürümüş bedenlere bak ! geleceğin rahmine düşen ceninse yaralı… uyan ademoğlu ! öfkesine yenilmiş bir atın, dizginlerinden bakma sessiz hıçkırıklarında boğulmuş, doğayı dinle zakkum çiçeklerini yudumlayan aç çocuklara bak ! keçeleşmiş usunun dehlizlerinde boy veren kötülüğü besleme kana kana iç güneşin gözlerinden damlayan ışığı aydınlık yolun, gelecekse umudun olsun !… ayşe uçar 21 /12 / 2010 |