DÜŞ ÇOCUKLARI...
hayatın basamaklarındayım henüz...
çile dolu çocukluğum... ellerim oya değil, çile işliyor.. . annem yok... babam yok... siyah beyaz resimlerdeler şimdi.. her gece buğulu gözlerle bakıyorum cansız o resimlerine... kalem tutmuyor ellerim ... mendil, sakız tutuyor o küçück ellerim... ayaklarım hayatın tozları içinde... dudaklarım titrer her gece oluşunda... yalnızlığımı hatırlarım.. . tozlu bir şehrin tozlu bir kaldırımında.... gözyaşlarım usulca akar içime... ayşeyim... fatmayım ... adım yoktur aslında.... ...... ta kendisiyim yalnızlığın... |
Bir çocuğun anne, baba sevgisi, özlemini… Özlemin karşılanamayacağını bilmenin içine düşürdüğü ümitsizlik.Dinmeyen sızı ve yalnızlığın Siyah beyaz bir resim üzerinden okura sunulması güzel kurgulanmış.
Ümitsizlik o kadar sızıyor ki içinize, okudukça canınız yanıyor. O siyah beyaz resim, ümitsizliğin resmi sayılabilir. Tıpkı aynı ümitsizliği yansıtan Flavilsky’nin prenses Tarkanova tablosuna bakar gibi buluyorsunuz kendinizi.Genç bir kadının dramını…
Hayalin gerçekten rol çalması. Ürkütücü…
Kalem tutmuyor ellerim dizesinde şöyle bir değişiklik yapılabilir. Birinci dize ve ondan sonraki dizede ardışık bir yineleme söz konusu. Şiirin dilini melodisini düşürüyor.
kalem yerine
mendil tutuyor o küçük ellerim…
Yine şiirin son dizesinden önce bir dize daha istiyor diyebiliriz. Eklenirse vurguyu, coşkuyu arttıracaktır.
…”ta kendisiyim çığlığın
… ta kendisiyim yalnızlığın…
Bazı dizelerde rötuşlar yapılabilir ve üzerinde biraz daha dikkatle durulabilirse çok güzel bir eser ortaya çıkacaktır. Ses, dil uyumu, imla vb teknik konuları detaylandırabiliriz. Fakat ben bundan daha çok şiirin teması üzerinde duruyorum.
Beni bu çalışmada etkileyen; aldanış dünyasının dile gelen hakikati etkiliyor. Duygusunu başarılı bir şekilde okura geçirmiş. Kulaklarınızı tıkıyorsunuz adeta o çığlıkları duymamak için.
Emeğini sağlık, Yeni kelimelerde buluşmak dileğiyle…