sonbahar yaprakları
YAŞAMAK NEDİR ANNE?
kolay olan yaşamak mı? Ya da yaşamak kolay mı? Sevmek bir kuşu, çiçeği, denizi, maviyi... Ya da engellerle savaşmak mı!!! Bir kuşun kanat çırpışında hayat bulmak mı yaşamak, Ya da esen deli rüzgarların saçlarının arasında gezinmesine seyirci kalmak mı, Avazın çıktığı kadar bağırmak mı yaşamak... Hayatı bir film şeridinde izleyip sana verilen süre dolduğunda süre gelen filmden sessizce çıkmak mı... Bisikletin pedalına yasladığın gibi ayağını, Sırtını bir sevgiye dayamak mı? Yaşamak mı kolay, Ya da yaşamak kolay mı? Mendil satan bir çocuğun ekmek parası diye yalvarışını duymamazlıktan gelip, Hayata kulak tıkamak mı... Yoksa peri masalları ile büyüyüp Kaf Dağının arkasından dünyaya bakmak mı? Yaşamak nedir anne? |
Yapraklar tükendiğinde acımız da tükenmiş oluyor ve “Alıştım.” diyoruz.
Hayatın çetin filozofları çektiğimiz onca sıkıntıya bir kulp takıveriyor : “İnsan zamanla alışıyor her şeye… Zaman en iyi ilaçtır.”
Alışmak…diye…bir şey yok…aslında…
Zamanı en iyi yaşayan saat’tir her halde…
“Saniye” gibi hızlı yaşamak ; “Yelkovan” gibi istikrar sağlamak ve “akrep” gibi belirleyici olmak…
Hızlı yaşamak belki ertelenebilir. İstikrarlı olmak biraz da kendi derinliklerimizde gizli. Ama, en çok istenilen ve elde edilemeyen şey “belirginlik” olsa gerek.
Ne belirgin ki hayatımızda?