5
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1560
Okunma
Bir kez öpemediğim yanağında; ben olsam
Kalbinde yerim yokmuş, dudağında ben olsam
Sabırla bekliyorum; kollarını bana aç
Her şeye gözüm doydu bir sana yar sana aç
Sana yetişmek için hep koşacağım yerde
İzine yüz sürmekten sürünmekteyim yerde
Bahtımdaki karaysan, saçlarımdaki aksın
Toprağım ol kabrimde; gözlerim sana aksın
“Akarmış vuslata an” Ayrılık öyle der de
Nerede yetişecek! Tahammülüm bu derde?
Çığlığımın mahzeni; karanlık ve derince
Beni duy boynu bükük bir gül alıp derince
Ne mukaddestir bilsen; sana çıkan her sefer
Bilmem ki yollarında yitmem gerek kaç sefer!
Mekânsız yüreğimi şah kafesine sürme
Dünyadan geçmiş göze yakışık almaz sürme
Aklım ki özgürlüğü; senden kurtulmak sandı
Oysa sana kölelik; aklı olana san’dı
Bir damla gözyaşımı dökeyim ki eline
Yağmur olup da tufan estirmeyim el’ine
Sen yine şefkatini esirgeme yere ser
Elbet yere düşecek göklerde gezinen ser
Koy gönül bardağına affını koy ve taşır
Gönlüne girmek için gelen mahkûm suç taşır
5.0
100% (3)