YOK SENİN!..
Ne gözlerin görüyor ne kulağın duyuyor;
Dizlerine kapansam bakacağın yok senin… Hasretin ayrı vak’a takvimlere uyuyor; Tek bir gönül ışığı yakacağın yok senin… Yazdığım tüm mektuplar umutsuz cevabından; Günahından uzak tut vazgeçtim sevabından; Sarhoş oldum sayende “dertsatan” şarabından; Öldürsem, inadından bıkacağın yok senin… Yaralı ceylan gibi bakıp durdum gözüne; İnandır beni artık binbir türlü sözüne; Muhabbet kahvesini koysam gönül közüne; Yalan olsun, falımda çıkacağın yok senin… Özlemin dertlerime yenisini katarken; Dizlerinde her gece bir başkası yatarken; Geçen yıllar yüzüme imzasını atarken; Sakladığım tektaşı takacağın yok senin… Ne gecede mehtabım ne sabahta güneşim; Maksat çile çekmekse dünyada yoktur eşim; Kara toprak dost oldu, mezar taşı kardeşim; Ver çekeyim tetiği, sıkacağın yok senin… Ali ALTINLI – 14/12/2010 Saat:23:40 |