Sana Selâm VermemBeni görme arzun, kalksa da şaha Sana selam vermem, asla bir daha Başı taşa vursan, düşsen de aha Sana selam vermem, asla bir daha. İlânen duyurdum; kasaba, köye Haber tez ulaştı, ağaya beye Boşuna bekleme, ararım diye Sana selâm vermem, asla bir daha. Haddini çok aştın, bentleri yıktın Övdükçe şımardın, tepeme çıktın Amiyane tabir, canımı sıktın Sana selâm vermem, asla bir daha. Dostluk mostluk bitti, anısı kaldı Geçmiş olsun diyen, kapımı çaldı Sözün kısası çay, demini aldı Sana selâm vermem, asla bir daha. Temeli çürüktü, beklenen oldu Göstermelik saygı, gül gibi soldu Fatiha’ya muhtaç, ecelsiz öldü Sana selâm vermem, asla bir daha. Fırça atılacak, yaşı da aştım Ne derler; hani ya, “vallahi şaştım!” Büyük dersler aldım, köpürdüm taştım Sana selâm vermem, asla bir daha. Artık farkı yoktur, baharın kıştan Medet ummuyorum, gerçekle düşten Özür de dilesen, geçti iş işten Sana selâm verme asla bir daha. Bilmem nasıl çıktı, o söz dilinden Necati elini, çekti elinden Ganj’a setler kurdum, senin külünden Sana selâm vermem, asla bir daha. Necati OCAKCI Aylar sonra sizi böyle bir şiirle selâmladığım için özürlerimle. Hepinizi çok seviyorum. Necati Ocakcı |