bin kere ölürüm...
akşam olunca ıssız gecelerimin
kapıları kapanır yüzüme ard arda bir bir bir sen bir ben birde karalarını kuşanmış gece usulca uzanır yatağıma bir buğulu düş dokunur tenime elleri ellerin olurda yüz sürerim parçalanmış avuçlarına öyle sımsıcak öyle sevecen o an ölürüm bin kere bin kere ölürüm... ve ben sen sarhoşu mağrur şair bal damlası gözlerindeki umarsız bakıştan yanık bir türkü tadında düşerde ölürüm... bin kere ölürüm... ve sen zamanın içinde bir boşluk olursun düşerim sana ait gizemli yokluğuna ıssızlığımda üşürde düşlerim hiçliğin kıyısında bir ömrü yoksayarım yok hiç yaşanmamış soluğum kesilesiye kadar gerili kalırım düşlerimi mıhladığım çarmıhın gün batımında isevi çıkmazında... susmalarım haykırış konuşmam göz yaşı yokluğuna boğulmuş soğuk duvarlara düşmüş griler giyimiş hissiz sen sonrası gölgeler... şiir oldun gözlerime doldunda ve ben şiirce ağladım... ve yanı başımda bir meryem olur sadece bir kaç damla göz yaşında birde hayalin kalır katledilesi bir seher vakti gelmeler anlamsız kalır kapılar hep duvar olurda şiir susar kör kuyularda yusufca şair şiirce ölür bin kere ölürüm... Hasan ODABAŞI |