kayıptı hayalleri’nin işlediği göz yarıklarında birikimlerini taşıdığı yaram,
bir renk dönüşümü aktarıldı gökkubbe’nin derinliklerinde çığlıkta uzaklara eş değerdi mesafeler... susturuldu elleri, gelen rotasını kaybetmiş hüzünleri... bir çırpıda nokta koydu hayatına, çizdiği harita gibi, renklerini çözdü sulu kalemle fırçaları’nın darbelerinde...
bir simaydı hazırladığı kırmızı’nın her tonu griden serpiştirilmiş olanca kalabalık dağınıklığı, derindi kara kalemden yaptığı yarınları...
bir dekordu kendince karaladığı, renk vermeye çalıştıkca yok olan geleceği,
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
KAÇAK şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
KAÇAK şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Merhaba bitanem Canım benim çok özür dilerim olgumun nikahı için sizlerden bayağı ayrı kaldım kusuruma bakmayın artık geldim kutlarım güzel yüreğini şirini beyenerek okudum bitanem sevgilerimi bırakıyorum güzel sayfana bitanem seni öperek gidiyorum hoşçakal
Bir şehir ve terkedişler... Hüzün hakim şiirde ama değil mi ki şiir hüzünü sever...
Bir dize dikkatimi çekti ve keşke... dedim yine.
"susturuldu elleri," burası gözler olsaydı, gözler susturulabilirdi. Hani derler ya gözleri konuşuyor diye. İşte onun için uygun düşerdi. "Eller" için susturulma yerine "kesilme" olabilirdi örneğin...
Ama yine şiirin şairi bilir ne yazıp ne yazmayacağını... Bana tebrik edip sayfaya küçük bir sevgi sözcüğü bırakmak düşer.
Tebrik ve sevgilerimle
Saadet Ün tarafından 12/11/2010 10:07:05 PM zamanında düzenlenmiştir.
benim güzel kardeşim ben yokken çok güzel şiirler yazmış kalemin tebrik ederim kalemin her daim yazsın kelamın hiç hiç tükenmesin sayfanda yokum diye okumuyorum sanma ama ben seni sayfanı kalemini çok seviyorum uğur böceğim benim
bir renk dönüşümü aktarıldı gökkubbe’nin derinliklerinde çığlıkta uzaklara eş değerdi mesafeler... susturuldu elleri, gelen rotasını kaybetmiş hüzünleri... bir çırpıda nokta koydu hayatına, çizdiği harita gibi, renklerini çözdü sulu kalemle fırçaları’nın darbelerinde...
Çok güzel dizeler okudum ve büyük bir haz aldım sayfanızdan Nuran hanım.. Tebriklerimle... Sevgi ve saygıyla esen kalın..
düşlerini kurduğu hayeller bir çırpıda kayboluverdi acımasızdı hayat istediği sadece bir yudum mutluluktu neden karanlıklar eşti bu ruha neden açmıyordu güneş
hayelleri solan gül misali kurudu eski kitaplar arsında hatıra kaldı andıkça arada açılıp bakılan parlamadı hiç bir zaman o badem bakışlar hep solukmu kalacak gülüşler
ömrünün geçen zamanları hep hayalkırıklıkları hep zifir karası gülerken ağlardıda yüreği kimseler görmeden gözyaşları hep içinde depolandı patladı patlayacak sabır tükendi ne olurdu bir yudum mutluluk şerbeti içseydi bire günde hayellerde yolculuk yapsaydu bu masum beden
başkaları için ödünç verdi hayatından onlar mutlu olsunlar diye bir günde kendine yaşasa ne olurdu geçmeden zaman dualarını bile aldılar düşleri gibi
dünler kaybolduda gelecek bari kaçmasa ellerinden bir yudum içse ne olur oda mutluluk şerbetinden doya doya narin vucudu dayanmaz oldu ruhu eskidi zamanda yaşlandı kalanlar yetermi acaba mutlu olmaya sonbahar kış derken geçiyor ömür treni geriye bakınca yaşananlar sanki hiç yaşanmadı
tut elerinden mutluluk masum güzeli bir yudum sevgiyi çok görme vakit geçmeden doğsun artuk güneş açsın bahrın çiçekleri gönül son kelimeyi söylemeden
harikasın altınım şiirde gizemli hüzünler var her kelimesi bir öykünün sesiz çığlıkları gibi feryatlar var ama narin narin anlatılmış ince dokunuşlar çok anlamlı sevgiler yüreğimin en safi köşesinden dualarımdasın hayırlı CUMALAR ÖZLEDİM SENİ
''Kahır dolu cümlelerden sonra; yine yar. Dilimde akan kelimedesin. İçimi yakan ateşte. Şimdi sen çıkarken cümlemin yükleminden, özneleri savurtan sesin, çığlığımı bastırıyor. Kim derdi ki, derdine vakıf olacak denizler, bir med vakti apansız kaybolacak.
..... Şimdi hangi yolun merhameti kavuşturacak esameni. Bilme, saklandığın her gün, yüzüme bir çizik diye atıldı. Artık yılların götürdüğünü belirgin tutsaklığımda gözlüyorum.
Yüzünü çizdiğim resim defterlerimde, her zaman gözlerine bulanan zihnim, aklının gelgitlerinde paramparça sözler olarak döküldü şiirlere. Artık kursağımdaki hasret çalkantılarını yüreğimden sızan ateşe bırakıyorum. Yanan şiir, yanan kimse, yanan ateş.
Yanan sen, yanan benim…
Susacak zamanı geldi, susayıp kanarcasına, bir ekmeğin nimetliğini savur düşlerime. Umut diye açayım güneşi perdelerimden. Duvarların soğukluğunda gölgelenen sloganlar belirsin nöbetlerimde. Haydi! Kaçır içimdeki son treni. Bu gece vardiyasında takıl peşine uykusuzluğumun. Seni kıracak kalemin mürekkebine bulanayım.
Söz ver. İştesinde işteyim ol. Gözlerimi nöbetleşe ekilen çorak bir toprak say. Işığı kaybolmuş sesimin, ışıksız saatlerinde, dağlarımdan, şehrimden izle günün yitirilişini. Bir Mezopotamyalı’nın kahrını dola saçlarına. Gözlerine sürme diye çek geceleri. Gece, gece, gece… Tutukladığım sözün peşine düşmüş karartı. Korkularımın gerçeğini gör işte, bildiğim sesin değil bu saatte…Ardına düştüğüm hayallerindir firarım.
Yoksa kahır dolarken, oradaydın. Görürdün kuşların her zaman içimden giden bir götürülüş olduğunu. Ve duyardın, nisyana boyarken zaman seni, içimin depreminden savrulan düşleri.
Şimdi savur saçlarını, savur rüzgara, aya, yıldıza, Savrulsun alem.
…
Acının güzergâhında, hüzün sarkıyor damarlarıma. Hep gidiş, hep ateş, hep bekleme… Zaman nasıl da işlemez böyle sayarken adımları birer birer. Gidenlerin gölgesini parçalarken gözlerim, gelenlerin sevincinde neden yetim kalır yüreğim.
Saatlerin kırık yelkovanı, akrebi ısırırken düşler, konar pencereme ölüm. Sahibi olur yeltendiğim bütün sevincim. Bağrına saplanan kor cümle, içime saklama vurgunu. Karartı karartı saklarken korkuyu, düş peşime, elimde kalsın erinçliği vebalin.
Sonra sabah, uynırken aniden. Kapının tıkırtısında kaçmak… Firariyim gündüzün ağırlığından. Açarken gözlerim ayaza, yırtılmış kağıtta kalır şiirim. Oysa ki naifti çizerken mürekkebin lekesi. Lekelerken hasreti, izi kalır son cümlemde.
Hep gidersin. Hep gittin. Cümlelerim sen giderken peşinden sürüklendi. Şimdi gelişinin yoluna bir ateş gibi oturmuş beklemem, sana uzaktan seğirten sözüm dilimde kırılır.
Sen kimsin. Ben kaybederken seni, neden yoktun?''alıntı... Güzel Yürekli Şairim ... Kaleminiz hep beyazlara boyansın zarif ruhunuzla dilerim kutluyorum sizi şiirinizi Hayırlı Cumalar diliyorum sevgimdesiniz duamla...
yasemin00 tarafından 12/10/2010 12:45:26 PM zamanında düzenlenmiştir.
Saygılarımla