TURUNCU YANAKLI ÇOCUK...Rengini güneşten çalan bir çocuğun hikâyesidir… I Akdeniz mavisinde yıldızların dansına gark olurken Bir Mehtaplı gecede buldum kendimi; Geceler- Mavi... Ve, Karacadağ’a çöken Akşamlardan yalnızlığı öğrendim Turuncu yanaklı çocukları izledim Bir sabahın tan vaktinde; Çocuklar… Ben… Yalnızlığım, Yoksulluğum yama gibi dururken! Oturup ağladığım günler de oldu II Gene bir akşamdı… Ay ve deniz renk takasında iken Yıldızların dalgalarla öpüştüğünü izledim, Yakamozlandım! Bir kentin titreyen gölünde… En içten bir gülümsemeyi Gök gözlü güzeli severken olmuştu Lakin karşılıklı aşk olmadı Uzaktan sevmekle kaldı; Hepsi buydu. III Van gölün turuncu, morumsu bulutların Sırrına gömülürken Dağ yağmurların sağanaklarına tutuldum Ve cennet dedikleri bir yerde… Ülkemde… Ülkemde güzel şeyler olacağının ihtimalleri Yaşamama neden kılan tek umuttu. Toprak nemli, ıslak ve bereketliydi de Gözlerim de o kadar doluydu. Aşktan söz açamam; Ormanlarda bunca yangınlar Koltuklarda Derebeyleri otururken! IV Haritalara yazılmamış Dağlara giden gölgeli yollarda Pabuç eskitirken Kayaların heybetli duruşlarına tanık oldum İçimde eskitemediğim Bir şeyler duruyor olması; Sevdama, toprağıma içten bağlılığımdandır. … V Çukurova: Bereket ambarı, sevdaların pamuğa yazıldığı yer. Irgat-işçi yaşamlarını yüreğimde Bir dokumaya desen emdirir gibi işleten Koca yürek Yaşar Kemal’i anımsıyorum Bir Adana’nın sıcak ve kavurgan Çukurova’sında… Ve ilk dişli canavarların gelişiyle Binlerce işçinin “işsizler Ordusu”na yazdırırken Makineler cirit atıyordu O bereketli Emekle harılan çukurova’da… VI Gün geldi ekmeksiz kaldım Lakin hayalsiz değildim “Ben Anadoluyum” diyen bir toprağın Bağrında doğmuş bir “beşer” olarak Bitmemiş hayallerimle göçüp Gitmekten korkmuşumdur. … Turuncu yanaklı çocuklar… Esmer topraklar, Altın sarısı başaklar Ve ulu Çınarların Boy verdiği coğrafyasında Büyümüş Büyütülmüş Herkesin rengiyim Ve sesinden Can aldığım Her Türkü’ye benzerim… Z.D.YAY/ “Ülke manzaraları” adlı hikâyemin bir şiirinden. |