Ömrün İpine Kömür Karası Emek NakışıŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Kaybolmasını istemediğim bir şiirim.
Adı Ahmet Otuz yaşında Yaklaşık sekiz yıldır da emellerine toprak ediyor bedenini Teninde gezinirken gece siyahı Terine siner makberin soğuk soluğu Amaç e(k)mek Araç ise siyah betonların duvarlarını tırnakla söküp ,ilmek ilmek işle(n)mek Göz çukurlarına düşen morluklar ıskalıyordu hayatını Adımları ancak bir sonraki adımına yetişecek güçteydi Ahmet yorgun Ahmet telaşlı Ahmet sıktığı yumruktan ateş çıkartacak kadar asabi Ismarlama sözlerle kâğıttan bir gemi yapmış kendine Ve bırakmış küçük bir su birikintisinin üzerine Arada yön verse de , rotası belli Sınırlıdır sığınacağı limanı Özgürlük ise kendi elleri ile kelepçelediği bir mahkumdur Dünü g(b)itmiş, yarını ya kısmetlerde Bugün ise bir muammanın içinde , tetikte Bakışları kayıp bir şehirde adres soran yabancı gibi Toz bulutlarının köklerinde uyanıyordu her biri Gölgeler birbirinden kopya çekerken ,mesafe hep bir omuz ilerisi Bir yanı anneyi anarken Diğer yanını dolduran hasret kokulu yârine borçlanıyordu Ömür ipini asmış kömür ocağının en ulaşılmaz yerine Ne eli uzanıyor , ne de adımları ona götürüyordu Sabrın taneleri çürümeden içinde Filizlerine ışık olmalıydı inancı Her zaman ki gibi elleri semada , şükür zikirleri gelir aklına Gün doğurgandı Ve gözü kapalı sızıyordu sonrasına Nasırlanmış işçiliğini bırakıp arkada En ön koltuktan yerini ayırtır Ahmet Raylar hazırdır artık beklenen yolculuğa Kömür karasına buruk bir veda sahnesi düşer geçici de olsa Toprak buluta zincirlenmiş gibi , başlar yolculuğuna Son kez silerken alnının katran karası terini Siyah bahçeden topladığı aşı , beyaz sofraya sunma vaktidir sıradaki Ahmet ’ın gözlerinde güneş uyanır ve Gök ışığını açar , gün aydınlığa kalır 04/08/2010 17;55 eMİNE |
gözyaslari sel olur ardinda Ahmedin
agıt yakar analar. evlatlar. eşler
üzgünüm
segilerimi yolladim hüzünlü halimle....