İstanbul,
Martıların balık yerine simit peşinde koştuğu,
Medeniyetlerin orta yerde buluştuğu, Şairin tatlı bir huzur almaya geldiği, Fatih in benim olmalı dediği, Galata köprüsünde balık ekmek, Kanlıca da bir yoğurt yemek, Çengelköy de taze bir bostan, Bir selam Kalamış ta eski bir dosttan. Dünyada yoktur bir eşi, Bir başkadır ada vapurunun gidişi. Rumeli kavağında Karadeniz esintisi, Saray burnun dan ATA nın yolcu edilişi. Bir selam Anadolu dan sirkeci garına, Doyum olmaz kız kulesi akşamlarına. Ahmet çelebinin boğaza kanat çırptığı, Martıların durmak bilmez çığlığı, Topkapı sarayından Üsküdar’ı seyretmek, Selimiye camiinden Süleymaniye ye gitmek. Yerebatan sarnıcında tarihle ürperip, Galata da bir akşam sefası sürmek. Yıllar boyu dalgaların dövüp durduğu, Bizanslının girişine zincir vurduğu, Fatihin aldırmayıp gemileri karaya sürdüğü, Altın boynuz ah dünyalar incisi. Piyerloti, aşkından esir kaldığı, Şairlerin adını tüm cihana yaydığı, Aşıkların aşk mabedi saydığı, Çınaraltı,bebek,hisar,Ortaköy. Bu kadar yazıyla anlatmak olmaz, İstanbul da yaşamazsan bilmezsin. Bu güzelliklere insan doyamaz, Bir tadıver havasını inan ölmezsin. Aşkı arıyorsan düş yollarına, Bırak kendini mutluluk kollarına, Koy ver aksın aşkın İstinye koylarına. Yedi tepeli şehrim dediği şairin, Takalarda balık sevdalıları, Köprüde Oltalı bahane avcıları, Sarayburnun da ayrılık acıları. Var mıdır başka eşin İstanbul? Dünyanın gıpta ile baktığı, Avrupa’nın tek kapısı asya’ya aktığı, Şairin en yüksek tepesinden baktığı, Var mı başka eşin aşkım İstanbul? Mehmet Tahmaz 22-04-2010 |