Kaybolan Sevinçlere DairDöngüsünden geçtiğimiz yap - boz oyunlarının yanılsamalarından ibaret sürecinde yaşamın alnımıza kazıdığı ölümcül mührüyle farkında olmaksızın sevince doğmamış mıydık? Zaman ve mekan’ın olmadığı anlarda ne önemi vardı? Ha bir çingene çadırında ya da bir bedeviden doğmanın Bir göç yolunda nakışlanmış mavi boncuklu tahta beşik sallanıyordu ilk uykuya kapanıyordu gözlerimiz belki pahalı bir hastanenin renkli karyolası… Kondururken busesini yanağımıza hep Aynı melekti gülücüklerimiz Kafkas dağlarının kırbaç etkili rüzgârları çarparken atların yelesine bir avazda dünyaya gelmenin farksız sevinciyle buhurlara yanabilirdi sitar ezgileri Alp dağlarının muhteşem doğası olabilirdi çektiğimiz ilk nefes Ne farkı vardı denizin ak ya da kara olmasının okyanus ötelerinde? Çekik gözlü bir anne memesine sarılırken Savana düzlüklerinde sığır sidiği olabilirdi ilk banyo kapkara yumuk parmaklarımızdan akabilirdi yaşam akbabalar beklerken başucumuzda. O ilk an değil miydi ortak sevincimiz? Son ya da ilk olması sayılarımızın yönlerimizin, yörelerimizin ayrıcalıksız değil miydi dağları bozkırlara düşerken çığlık siniyordu ten kokularında sevinç Bir vakitlik yaşamında zamanın hafıza yitimleri kaybolan sevinçlere dair. Kim olduğumun şimdi ne önemi var? Kıçımda bir şaplaaak, ensemde bir öpücük hayat. Sedef Kandemir- 2007 |