BENİM HASRETİM BİRİCİK KADERİM…
Neredesin a ceylan bakışlarına kurban olduğum sevgili yâr,
nerede o buseli bakışlar ve gülüşler, bugün sensiz ızdırapla geçirdiğim gecelerin ikinci günü, sanki iki bin yıl geçmişçesine, sana alışmışken samyeli misali rüzgârlarda ısınan yüreğim, yeryüzünü ışıklandıran bir mehtabın önünü bir bulut kesmişçesine, gönül hanemi kapkaranlık bırakıp kayboluverdin sanki… Benim gözlerimin gözbebekleri, senin gözbebeğinden yansıyan, o sımsıcak bakışlarla buluşmazsa, O gülen yüzünü, o nârı aşk-a meftun eyleyen cemalini görmezse, seninle paramparça olmazsa gönlü hanem, seni özlemezse, senle bir an bile bir olmazsa bedenimin hüceyreleri, benim ölümümüm sahneleri perdeye yansır, finalinde bir tabut hazırlanır… Bilemezsin sendeki beni, bende ki sen olmuş sonsuzluk alemini, göremezsin, yalnız ve yalnız sana olan aşk-ı yeganemin, gönlümde bir sır olarak sahnelenen perdelerini, neredesin benim ceylan bakışlarına kurban olduğum sevgili yâr, hislerim, duygularım, aklım, bütün bedenim sana yankılanmakta, seninle çağlamakta, seninle coşmakta, seninle umman-ı seyranda, sensiz çöle döner cennetimin sonsuzluk bahçeleri… Neyleyim dünyanın en güzel güllerini, seranata sunulmuş şarkılarını, neyleyim sensiz nağme nağme şakıyan bülbülleri, neden bilmek istemezsin? benim gönül bahçemin SENSİN bülbül-ü şahanesi, bana gitme dersin, sen olmazsan ben bir hiçim dersin, benim yeniden hayatlanıp filizlenmeme sebebim sen dersin, amma sen nerdesin EY SEVGİLİ..! bak iki kocaman gece geçti… Dilim nağmeler mırıldanır, gönlüm yeni notalar yazar, kendi kendine değil, öylesine değil, rastgele olsun değil, çünki sen varsın, sen yokken ne dil konuşur, ne de gönül, nağmelerde tek bir hece mırıldanır dilim, notalarda tek bir nota vurur gönül sazım, o da her daim ve birtek ADIN… |