)(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-(-16-)(-)(-)(
………………………………………………………………………………………………..
BEN BİR KAZ ALDIM KARIDAN Ben bir kaz aldım karıdan Boynu da uzun borudan Kırk Abdal karnın doyuran Kırk yıl oldu kaynatırım kaynamaz Sekizimiz odun çeker Dokuzumuz ateş yakar Kaz aldırmış başın bakar Kırk yıl oldu kaynatırım kaynamaz Kaza verdik birkaç akça Eti kemiğinden pekçe Ne kazan kaldı ne kepçe Kırk yıl oldu kaynatırı kaynamaz Kaz değilmiş be bu azmış Kırk yıl Kafdağında gezmiş Kanadın kuyruğun düzmüş Kırk yıl oldu kaynatırım kaynamaz Kazı koyduk bir ocağa Uçtu gitti biri bucağa Bu ne haldir hacı ağa Kırk yıl oldu kaynatırım kaynamaz Kazımın kanadı sekli Dişi koyun emmiş tilki Nuh Nebî’den kalmış belki Kırk yıl oldu kaynatırım kaynamaz Suyuna biz saldık bulgur Bulgur Allah deyi kalgır Be yârenler bu ne hâldir Kırk yıl oldu kaynatırım kaynamaz Kaygusuz Abdal nidelim Ahd ile vefâ güdelim Kaldırıp postu gidelim Kırk yıl oldu kaynatırım kaynamaz **** KAYGUSUZ ABDAL **** KAYGUSUZ ABDAL (1341?- )Şâir. Alâiye’de doğdu. Alâiye Beyi Hüsameddin Mahmud’un oğludur. Kaygusuz Abdal‘ın asıl adı Alaaddin Gaybi’dir. İyi bir öğrenim görmüş, genç yaşta Abdal Musa’ya derviş olarak Kaygusuz adını almıştır. XIV’üncü asrın sonlarında Mısır’a giderek bir tekke açmış, Hicaz, Suriye ve Irak’ı dolaşarak Anadolu’ya dönmüştür. Rumeli’nin Yanya, Filibe ve Manastır şehirlerinde de bulunmuş tahminen 1444 yılında ölmüştür.Kaygusuz Abdal, Yunus Emre‘nin yolunda yürüyen şairlerdendir. Son zamanlarda yapılan ilmî araştırmalardan alevî ve bektaşi olmadığı ortaya çıkmıştır. Hem aruz ölçüsü hem de hece ölçüsü ile şiirler yazmıştır. Mensur eserleri, mesnevileri ve ilâhileri vardır. Nesri sâde Türkçe iledir. ................................................................................................................................................................................................................................ Değerli dostum,arkadaşım İhsan Şola’nın hoş görüsüne sığınarak: )(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-(-16-)(-)(-)( Bizim ihsan ava gitmiş Sinmiş de pusuya yatmış Bir tavşana ateş etmiş Tavşan hemen gelmiş dile Gülmüş ona tebessümle Ardından kükreme duymuş Peşinde bin tazı saymış Korkudan bir koku yaymış Tavşan hemen çıkmış dala Birkaç saat vermiş mola Tavşan ki bölgede birmiş Saçı sakalıda kırmış Elli avcı yetiştirmiş İnmiş daldan düşmüş yola Peşinden de İhsan Şola Dere tepeden aşırmış İhsan da yolu şaşırmış Torbadakini düşürmüş Aç ve susuz çekmiş çile Tavşan diyor güle güle Sıcaklardan dili sarkmış Avcılıktan gözü ürkmüş En güzeli avı terkmiş Bir bakmış tavşanda yele Peruk olur rahat kele Hafif yağmur çiliyormuş Artık akşam oluyormuş İhsan geri geliyormuş Tavşan olmuş hemen zula Haktır demiş böyle kula Lüzumsuzum hemen söyle Ne akıllı tavşan böyle İhsan gitsin ok ve yayla Ava giden: “ eh rast gele” Katletmeyin bile bile Sadık Dağdeviren Aşık Lüzumsuz |
Yine renklendim,yine zevkle bilgilendim..
Tebrikler..Sevgilerle