YEŞİL KUYULAR
Bir çerçeve...
Ve fotoğraf sonbahar... Yine yanık yapraklar düşüyor avuçlarıma: Eskiyen mevsimlerimin hediyesi. Zihnim yıpranmış yüzlerime Resimler çiziyor ne zaman içime baksam. Kimi zaman ufuklarda Bir damla kan karışıyor zifiri mürekkebe. Kimi zaman ak pak Bir tomurcuk patlıyor tirşe bulutlar içinde. Gözlerimde yüzen boş kayıklar zaman: Kahvenin acılığına oturmuş gümüşi gölleri yüzdükçe ıssızlaştıran boş kayıklar... Adını bilmediğim gölgeler bile takılmıyor aynamın yansımasına, tesadüf de olsa... Yani fotoğraf sonbahar... Saçlarımdaki esmer dalgalar hep Aynı sabahın buğusu kokuyor. Görünmeyen ceketler giyiyorum yokluktan. Ve yanı boş koltuklara oturuyorum En kalabalık salonlarda. Sessiz çığlıklar atıyorum Soğuk vurdukça yanaklarıma. Koşuyorum ayak seslerim duyulmadan. Ayaklarım parçalanana kadar koşuyorum. Ve tükendikçe atıyorum benliğimi O ipek kapaklı dipsiz yeşil kuyulara. |
Ve yanı boş koltuklara oturuyorum
En kalabalık salonlarda.
Sessiz çığlıklar atıyorum
Soğuk vurdukça yanaklarıma.
Koşuyorum ayak seslerim duyulmadan.
çok güzel bir anlatım tarzınız var çok beğendim teşekkürler