ÖLMEK
kızıl ufuklarda kaybedilen ümitlerin
bir hazan sabahına uyanışıymış insanın gözyaşları şimdi terk ediyor aklım bu şehrin karanlık sokaklarını martılar gözlerini açmadan daha bensizliğe terk ediyor İstanbul’u alevi ormanları ateşe vermeden sönmüş aklım yalnız mı kalacak Boğaz gözlerimde hangi simitin çaya karışan buğusunda hangi sabahın kuytusunda hangi gecenin uykusunda eriyecek yalnızlık şimdi yalnızlık yalnız mı kalacak benim gözlerimde martılar benim gözlerim ateşe düşmüş çiğ taneleri biliyorum kirpikleri okşayamaz bu rüzgar kirpiklerimi rüzgara bıraktım bir deli vaktinde masal masal dağıldılar bu şehrin sararan gözyaşlarına oysa ben o kirpiklerle silkeledim kuruyan hayaller üzerinde yeşermiş zeytin tanelerini şimdi terk ediyor aklım bu şehrin karanlık sokaklarını oysa bir yerlerde gece güneşi öpmeye hazırlanmakta bensizliğe terk oysa İstanbul’da bu hazan sabahı kelimeler de dilsiz kalmış bir de böyle ölünür |