Sarsan Beni Güz Yanığı Saçlarınla
Şaşkın bir zaman artığına sarılarak
uyumak istiyorum göğsünde Bütün dalgaları gönlüme çağırarak sarılmak istiyorum tenine Bir fasıl meyhanesinde yudumlamak aşkı belki de yüreğinde Sevişmeden arta kalan tüm zamanların dudaklarına kapılarak Sonsuz bir ömür dilemek istiyorum tanrıdan çocuksu sevinçlerle Yürüdükçe aşkına, susamak yeniden ah yaşam ışıltılı gözlerine Bir ömrün en derin kuyularından sular çekerek içmek seninle Bir hayal meyhanesinden kalkarak, ayılmak şerha dillerinde. Nabzımda olsa ellerin şimdi, içimdeki hazin yapayalnızlığı dinlesen Kaybolduğum derinlerden beni yüreğine çağırarak efsunlarınla sarsan Dokunsan gizlime, kırık bir zaman limanında martılarla beni buluştursan Kâinatın mülteci denizlerinde hazin bir ıslıkça yangınlı gövdeme sarılsan Bir yumruk olsan ah, inerek şu yaşamın tepesine, olumsuzlukları yıksan İçimizdeki sevda yüklü gemilerin kamaralarına aşkın güllerini bıraksan Unuttursan bütün korkularımı, yüzündeki insan gülüşüyle adımı ansan Talan edilmiş sevinçlerimizin hatırına dudağımda sevdalı bir mırıltı olsan. Sarsan beni güz yanığı saçlarınla, sokulsam doyumsuz baharın son demine En arsız değirmenlere atıp yüreğimi, aşk olarak dökülmek denizlerine Yürüsem aşkın sevisine, ellerimdeki kelepçelerle, gövdemdeki güllerle Ölmek istiyorum telli duvaklı düğünlerin yapıldığı ölümsüz şenliklerde Gel desen düşlerin saraylarına bir gün, açsam tunç kapılarını yüreğimle Çıkarsak özlemin kostümlerini, geçsek korkunun kentlerini sevgimizle Uykulardan uyandırıp çocukları, yürüsek birlikte maviş denizler üstünde Aşkın kirmeniyle dönsek elele, ulaşsak birlikte sevdanın kutsal ülkelerine. Selahattin Yetgin |