SUSARAK ÖZLÜYORUM ...
Sen bana bir kez “Gel!” desen,
Bin kez gelirdim sevda kıyılarına… Uğruna neler yaktım, yine yakardım. Görmezdi hiçbir şeyi gözüm, seni gördüğüm kadar. Sana baktığım kadar bakamazdım kimselere. “Gel!” deseydin, uzak yakın olurdu birden. Koşar adım gelirdim yosun tutmuş gözlerine… Sen bir kez bana seslenedur, Derin sessizliğe gömülürdü bu koca şehir. Kulaklarımda sadece senin sesin yankılanırdı… Dedim ya, bir “Gel” demen yeterdi benim için… Bütün hayatım ağzından çıkacak tek bir söze bakardı. Olmadı… Savrulduk. Yandık, kavrulduk. Ne senin sesin duyuldu, ne de benim feryadım… Ne ben cesaret ettim sevdamı haykırmaya, Ne de sen beni görebildin, Sevdamı bırakıp giderken usulca… Ah be sevgili... İnsan sevdasından hiç geçemiyor. Kapılar bir bir kapansa da yüzüne, Sevdiğini görmekten vazgeçemiyor… Tanımadan, sormadan tutuşan yüreğe laf dinletemiyor. Zaman akıp gidiyor, Vazgeçmek kalıyor her şeyden geriye. Uğruna ateşler yaktığı sevdasını küle çevirip, Susmak kalıyor ölesiye… Artık ne yerin belli, ne adresin… Kim bilir hangi diyarda, hangi düşlerdesin… Kimin hayallerini süslüyorsun şimdi, Kim uğruna yakıyordur küçük yüreğini? Kim çekiniyordur gözlerine bakmaya? Benim sana bakamadığım gibi… Gecenin bu kör karanlığında, Kelimeler dolanıyor boğazıma… Ve senden geriye sadece Şu şarkı çalıyor kulaklarımda; “Adresinde yokluğunu kıyamet bilerek, Sadece ‘susarak’ özlüyorum seni…” 18.10.2010 BAŞAK AYDIN |