korkularında hüzün açar...zaman dururken yıldızsız bir göğün kafesinde küçük küçük aynalar açılır buğulu penceremde kayıp bir şehrin sokaklarına ağlarken gözlerim ay prangalar vurur dudaklarımın ağustos kavruğu lekelerine dolanırken yüzümün atlasında yağmurun ılık nefesi ve gece saçlarımdan tarar düşlerimin alını- pembesini kara yazgıma boyun bükerken aşk ortalığa saçılır haykırışlarımda seni seviyorum kelimesinin sırları ...//ahhh nerdesin ?? ellerime ayrılığın kınasını yakarken beni suskunluğa sürgün eden sevgili yüreğimin çıldırmış senli yanlarını çarmıha gererken kadınlığım esir düşer gelmeyen vuslatın mor şafaklarına ...//ki ben !! rutubet tutan bu sürgünde yanaklarımdan süzülen inci taneleri ile besleniyorum bilesin !! ...// korkma !! uzat elini yalnızlıklarımın özüne bir sen bir parmak ucu hazan bırak tarihinden çok sonra gelen adam tenimin ayaz vurmuş coğrafyalarında artık adımların var ...//bırak !! dökülsün yaprak yaprak hüzün takvimlerin kurumuş dallarından ve kapı arasında sıkışan mevsimlerin kanadında kırılsın aşk gecenin ayak sesleri çıtırdarken kapının ardında duran baharda kilitleri açılmış yüreğime sesin hükmederken alev alıyordu kokunda yanan kandiller ve kollarında tütsülenirken hayallerim ben seni aklımın çerçevelerine hapsetmiştim ...//şimdi sen özgürmüsün sevgili !! kıyılarında ölü bir (( hüzün )) ü yaşatırken... |