Aşk, "hiç"likte bıçak izi.....
/.............mevsimi yok bu yağmurun!
(d)üşüyorum... zamansız çalan bir şarkı kadar derinimde......./ oysa.. sen hic benim olmadın tutkulu sevişmeler, kendi yaralarını sarmak içindi, beni kanattıkca besleniyordu korkuların ve sevişlerin en büyük korkuya dönüşüyordu içinde sebebi bendim çok sert rüzgarlarım olmadı hiç, sen -git- dedikçe -kal-mayı marifet sayıp bütün gücümü, sende tüketiyordum aşkla.. kalbim vardı! büyüktü, aşktı, senindi kalbin vardı.. kırmızıydı rengi.. ne zaman dokunsam, aşka kan bulaşıyordu ... sen, hiç benim olmadın gözlerin kapalı, dudakların yalandı ruhumu alırken gülümsüyordun çok zordu, ben en virajlı yoldan gelmiştim sana hadi yolun hatrı olmadı anlıyorum, dizlerimdeki çamurları görebilseydin keşke... acıyordum... sen hiç benim olmadın sırf bu yüzden, evet bu yüzden avuçlarımda sakladığım umutlarım olmadı benim ne zaman yüzüne bakıp ufacık bir umut arasam orospu bi eyleme dönüşüyordu öfken masumiyetim ölüyordu ellerinde ve biliyordun satılık cümleler gözlerime hic yaramıyordu yalın bir tada dönüşüyordu kirpiklerimde ve hüznü kustukça geçecek sanıyordum geçmiyordu evet aldanmaktı bu...! kasıklarımdaki binlerce bıçak izi her sabaha, piç ayrılıklar doğuruyordu, ve ruhum çıplaklığından utanıp "yok" olmayı diliyordu, dileği bir türlü kabul olmuyordu.... "içinde bana ait bir yer isterken, benden hep vazgeçtiğin duvarları kastetmemiştim" vazgeçişlerin ölüm kokuyordu, kalbim, her ucurumda sensizliğin kıyılarına vuruyordu kendini gözyaşlarımı unutuyordum, sol yanım felç oluyordu solgun bir yüze bakıyordum aynada içimden bir yolculuk başlıyordu -hiç-liğe... yalan paragrafını kaybediyordu, yüzüm yüzünü... peki aşk? aşk, "hiç"likte bıçak izi........ /..........Zamansız yağma-landım sevgili iç dengelerim art niyetli bir adaleti olmalı değil mi tanrının? ilahi....? ASKOZLEM Fasl-ı Mai’10 |