Lal bir fasıl bu...
(Ömrüm, cana aldanıyor... bilmiyor ki..)
.... son dansındı bu ömrüm, usul usul süzülmene izin verdiğim... ellerinin zerafetiyle gizlediğin yüzün yalandı....yalan! gördüm dediğime inanma, siyahtı tenin... dokundum doğru! içim dışım kopkoyu bir renge verdi kendini... senin değilim ama aldanma..! çare değilsin.. çok yazık! hazin bir tadın var nefesimde bomboş, tekdüze solukların bir kışı üşütür gibi... ne gecemsin ne gündüzüm... zamansızsın, zamansız! / "sana", "sona" bakmadan yürümek delilikti yol değildi ki dudaklarımı titreten.. / düşü bozgun sulara bıraktım kendimi, kalbimi yendim bugün! yalnızlık namusum.. ruhum, ölüm kadar özgür artık ve kimsesiz.. ve umutsuz! ve sensiz, hiçbir şeysiz.. huzursuz bulutlar geçiyor içimden, gökyüzüm öfkeli! lal bir fasıl bu, su misali tükeniyor mavilerim dünüm siliniyor tüm şiirlerden iki gözümdün oysa, kör şimdi şarkılar.. duyduğun gerçek değil! bir masal, bir de sen varsın artık ben kalmıyorum! matem kokmasın çekip al ruhunu ölüyorum... /... payına, bir harf düşür şimdi bu satırdan ki gözyaşların, yaralarına yama olmasın.../ ASKOZLEM Fasl-ı Mai’08 |