İki ezan arası "AĞIT"
Sabah ezanıydı...
Aklımın bütün kuşları buz kesmiş, kanatları sancılı bir sessizliğe kapanmıştı. Uçsuz bucaksız uçurumlar sarmıştı derinliğimi, hangisinden atlasam yüzün tutuyordu beni. Keder de yüzünü çok sevmiş olmalıydı... Dokunmak ne zamandır günahtı ki sevişmelerimizin parmak izi tenimize düşmüyordu! Avuç içlerimde uyuttuğum bir yalan olabilir miydin? Fısıltıyla söylediğim ninniler, bilmediğim gözlerden damlarken Fondaki hüzün seni görmüyor olabilir miydi? Hazin bir rengi vardı bütün sabahların... Ve iliklerimden geçiyordu sert rüzgarlar... Ya da gözlerim hep yorgun olmalıydı.. Belki de ağzımdaki tadın ağırlığından yanıyordu canım... Ama yanıyordu işte.... Sana gelen yollara çığ düşmüştü Ve ayaklarımdan geçiyordu cesaretsizliğim Ya da ben yol yordam bilmez olmuştum Belki de gözlerindeki iklimlerin kara kışlarında kalıyordum Ama gelemiyordum işte... /... Tarifsizdim .../ Senin huzurlu yalnızlıkların vardı ve bana düşmandı! Ne zaman gelse, beni incitmeden tutar, aklının en uzak odasına götürürdün Kapanan kapı incinen huzurun olurdu bilmezdin... Bütün duvarları kana boyardı öfkem ve ben de kırmızıya düşmandım! Yüzümde en koyu ağıtı yakıp, ses çıkarmadan çıplak ayakla dolaşırdım düşüncelerinde... Her köşe başında seninle karşılaşır, gözlerinin tam içine bakmaktan alıkoyamazdım kendimi. Bakışlarımın ayazı bütün yaprakları dökerdi ama üşümene asla izin vermezdim Yağmurlarım senin toprağına yağmazdı çünkü, bilirdim.. /... Kırmızıydım .../ Altı üstü üç gündü ömrüm, Seni beklerken tükettiğim kaç ömürde (s)akladım günahımı? Sığdırabildim mi? Aşk çok mu mühimdi ki, ölümlerden ölüm beğenemediğimizden bütün suçu biz üstlendik? Acısını ciğerlerimizde hissedip, Sigaradan sandık, idam ettik dumanını son arzusunu sormadan... /... Ya şimdi? .../ Akşam ezanı... Aklımın bütün kuşları göç etmiş olmalı Uçsuz bucaksız uçurumlar sarmış derinliğimi, hangisinden atlasam aşka düşüyorum yüzüstü Sersemim, başı dönüyor duygularımın Hatta tutmasam kendimi aşkın tam üstüne kusabilirim..... Kelimelerimde isyan var, dudaklarım açısını şaşırıyor Adını mırıldansam, harf harf dişlerime çarpıyorsun Tarifsizliğimi alıp, öfkeme gizliyorum kırmızı nabzımı tutuyor Belki de, bu ağıt yakışmadı yüzüme ondan yanıyor canım.... Ama yanıyor işte, yanıyor... /... KAYBOLUYORUM.../ b e n i / i ç i n e / a l ! . . . . ASKOZLEM Fasl-ı Mai’08 |
Kelimelerimde isyan var, dudaklarım açısını şaşırıyor
Adını mırıldansam, harf harf dişlerime çarpıyorsun
Tarifsizliğimi alıp, öfkeme gizliyorum kırmızı nabzımı tutuyor
Belki de, bu ağıt yakışmadı yüzüme ondan yanıyor canım....
Ama yanıyor işte, yanıyor...
/... KAYBOLUYORUM.../
b e n i / i ç i n e / a l !
BİR ÖZLEMİN ANATOMİSİ İDİ SANKİ...OKURKEN HAZ ALDIM...YAZAN YÜREĞE SAĞLIK...RABATLI