AraV
.... ve ben sana ateşin suda parlaması diyorum...
/seni ne kadar sevdiğimi ben bile bilmiyorum.../ güneşe aldanma o güneş bugünkü güneş değil sevgime inan o hep o yanardağ... hava kar topluyor yüreğim sen tutmuş don değildir bu mevsimim sonbahar eylül demek:hayatım sesim,şiirim... konuştuğun cümlelerin sıcaklığında gözlerinin ışığını topluyorum şimdi zindanıma ah...sarya farzet ki yeni çıkmışım içerden yeni alınmış defter ve kokusu sayfalarının yeni açılmış farzet uyuyalım bize kalkmak için hadi sen kavuşma vaktini karşılayan merhabam sabrımsın tek korkumun uzağında coşkum... her dilde sevmekti(r) asıl özgürlük kendimizi birbirimizde bulan biz dün kaçıncı kucaklaşmanın kanatlarındaydık hangi sınırda ve renkte... terkedilmişliğini adımlarında unutur doru tay maziye dönmez karamsarlığı duyma yolları unut sabahı bekle şarkını mırılda yıka yüzünü mavinin rüzgâr ol ateşimize doruğundadır ilk irkilişinde serüvenci ben sende hep bir yüzyıl daha başkayım giyinmiş sokaklar gibi üşüyen ben bir senin için dua ettim başımın üstüne gözelerinde sen olduğunu bilmedin kaç hayat yaşarken senin için yaralarınla dolu şehrim _daha ne devrimler yapmadı ki kendinde_ sen gelirken tutuşurdu okyanusları gönlümün buzulları yangınlarımın sen gelirken çözülürdü sen gelirken başlardı kafesinde yağmurları yapraklarımın birikmeye sana sevgim:’dokunmam tozuna’sözü verilen bir şişedeki şaraptır; annesidir gözleri bağlanan şafağın... tebessümlere kanma aldatabilir bakışlarımda kal üşüme.. sana bir şey söyleyeyim mi ben kafamdaki hücreyle hücremi senle firdevs kıldım /seni ne kadar sevdiğimi ben bile bilmiyorum.../ (10.11.05/01.17.06) ZARA Adem Tok |
Biraz yoğun, biraz derin, biraz çılgın, uçurum rengi, insanı susatan, biraz çılgın bir şiir. Beğendim çok. Saygılar selâmlar efendim...