***Serenat***
Sen
Sevda diyarının yakışıklı prensi İyi ki öptün yüreğinden yorgun prensesi Çarmıha gerilmiş bir ömrün sürgünüyken Aşk dedi gözlerin Bir Aslı doğruldu asırlar evvelinden Hüzünlü gözlerinde yıkanıyor zehir zemberek suskunluğum İklimsiz mevsimlerde dolaşıyorum / ki rehberisin yolculuğumun Sıratı andırıyor her bir kelamın, yalın ve narin Ve uzayan yollar / bir o kadar çetin Emeklemek gerek, düşe kalka yürümeyi öğrenmek Ki tebessümünle çözülüyor ruhum ilmek ilmek Yaralı bir kuş misali konuverdin yüreğimin avuçlarına Ki farkında değildin, ne dermansız bir dertte deva bulduğunun Oysa dalgaları kadar hırçındı karadeniz kızının ruhu meltem esintisini unutalı ne çok olmuştu Yanardağ misali ürkütürdü gözlerindeki öfkenin mührü Zira hayat yolunda hep yalnız yürüdü Oysa biliyordu Bitmemişti şarkı, susturulmuştu melodi Düşünüyordu İki yarım bir bütün edebilir miydi Lal olmuş dudakları ilkkez fısıldadı "Gökyüzünü yorgan yapmalı göğsümüze ve yıldızlara göz kırpmalı Ay kıskanmalı, ellerin saçlarım da gezindikçe /ki terlemelisin avuçlarımda Çakıl taşlarında kaybolmalı, parmağındaki esaret prangası Gülümsemeli gözlerin haylaz bir çocuk edasıyla Sarmalısın yüreğimi Yar gibi Sen gibi Biz gibi Dalgaların sesi yankılanmalı kulaklarımızda Susarak anlatmalısın sendeki beni Dokunma demelisin, yüzüme değen esintiye Kıskanırım saçının en titrek halini Göğsümde saçların, yüreğimin sesini duymalısın Şebnemsi bir ürkeklikle anlatmalı kalbim, içimdeki seni Avuçlarıma düşmeli kirpiğine değen çiğtaneleri İyi ki dediğimiz yanlışlarımızı Keşke dediğimiz yaşanmamışlarımızı Kırılgan çocukluğumuzu Kayıp gençliğimizi Büyümeyen bizi anlatmalıyız uzayan ufuklara Bir gün batımı indiğimiz sahilde Doğan güneşe gülümsemeliyiz el ele, yürek yüreğe Kurşuni sevdalara inat Beklentisiz sevmenin hazzını sürmeliyiz Beşinci mevsimi yaşarcasına Sen beni sevmelisin teninde can gibi Ben seni bilmeliyim damarım da kan gibi Rukiye Küçük |