Ülkem...
unutulmuşluğun hikayesidir bu...
özlemin dili olsa diyerek; rüzgarın renksizliği gibi suyun hayat verişindeki kokusuzluk gibi elle tutulur bir şey bırakmaz ardında anılarda olmasa... ilahi... sevdanın artığıdır gücümün ahengi direnmek bir ülke gibi halkı olmasada... sevda çiçeklerine şarkılar söylemek sevgili diye... özledim... bölünmüş uykularımın şarapnel parçası tesirinde silkinerek uyandığım rüyaların esiri gözlerim gözlerini arıyor sevgili... ah eylülün yalnızlığını ardıma gizlerken ekimin ayazı üşütüyor diyerek saklıyorum sensizliğimi... titrek yanan mumların alevinde gizli sırlar var gibi her gece bir mum yakıyorum balkonda dumanında kokun gizli gibi bilmiyorumki kimi buldunda benim kadar sevdi... şimdi bakma sen buralı oluşuma ne kadar göçler yaşadım ardımdaki yollar bilir sadece kaç geceyi adımladım sabahlar gelsin diye bitabım... ülkem vardı gölgem, sana gelişimdeki her şehir şahit koşardım mesafeler kısalsın diye söyle bana sevgili neden gittin neden neden kim çaldı yüreğini yüreğimden ben şimdi halksız bir ülkede tek başıma kralcılık oynuyorum gel kurtar beni beklemekteyim... |
ah eylülün yalnızlığını ardıma gizlerken
ekimin ayazı üşütüyor diyerek saklıyorum
sensizliğimi..._________________burası dahada güzel bence!