Yarım Kalan Öyküler
Bir sustun
Kuşlar havalandı düşlerimden. Şimdi Sesimdeki meydanlar boş. Şimdi Ayaza durmuş mermerler gibi Soğuk kaldı gözyaşlarım. Sesinin terasına uzanıyorum. Usulca bu hikayenin de Bitişini izliyorum gözlerinde. Astım nöbetleri geçiriyor sözcükler, Tıkanıp kalıyorlar Nefes alamıyorlar. Oysa ben Tiril tiril beyaz çarşaflar gibi Dalgalanmak istiyorum Özgürlüğünün içinde. Biliyorum. Bizim gibiler, Senin ve benim gibiler Benzerler kısacası Hep aynı kaderin pankartlarını taşırlar seslerinde. Hem de gerektiğinde değil Daima taşırlar o yalnızlık pankartlarını üstlerinde. Mutsuzluk Bir rozet gibi ilşiktir her kıyafette. Bizim derdimiz Ulaşılmazlık değildir hiç Ulaşamamaktır aslında. Ağaç kökleri gibi Işıksızlıkla hareketlenir duygularımız. Mülteci bir ışığa Hoşgeldin ! demeye Gücümüz yok hiç. Bizim kalbimizde Ölmüş bir serçenin yası yüklü Her uçan serçenin ardından bir kat daha artan. Dilimizde Paslı bir jilet gibi bekliyor kelimeler. Bir konuşabilseler gerçekten Kim bilir neleri kesecekler. Ateşli bir gece nöbetinin Banyo aynasında İntiharı arayışıdır bizim adımız. Hep doğal bir afet gibi beklenir o intihar. En umulmadık anda Kendiyle beraber tanımadığı hayatları da Yerle bir edecek bir deprem ayarında. Belki bir sel Önüne geleni sürükleyip yok edecek. Bizim gibiler Başkalarının seri katilidir Ve bu dünyanın da aslında. En kötüsü de İki katilin birbirini öldürme çabası. üstelik düello yapmadan ’Haydi vur beni’ diye haykıran Kim önce ’GİT’ derse Diğeri ölür. Budur yarım kalan öyküleri noktalayan. HAKAN ÇAVDARCI |