Hani!Cevapsız kalan suallerim Ruhumu kuşatan meramı halim, boynumu büktüren ahvalim Gözlerimden kan getiren feryadı abadım, umut sokağında bizar kaldığım hicranım Belki dedirten, sabra erdiren, kanaati önceleyen, gönlüme hazanı veren sükûtu arım Ne kadar susmalıyım… Gönlümün vurgun yiyen halini o vakit söyle ne yapmalıyım Hep sabırda mı kalmalıyım, aczi yeti kanaat mi saymalıyım, cehti ne yapmalıyım Bilgisiz ve iradesiz yaşamak için ne derlere mi bakmalıyım, hesabı mı unutmalıyım Oysa ne suçum vardı… Hakkım ve hukukum zaten gaspçıların sofrasındaydı, Araf meraktı Han ve hancılar mazide kaldı, duvarlarına yazılanlar idraklerden çok uzaklaştı Ne sabah felahtı, ne akşam niyaz etmek için bir farktı, umutlar azimsiz bir niyazdı Anam yar dedikçe… Babam niyetin masumluğunda ekmeği için çalışıyordu var gücüyle Boşluğa bakıyordu, ne kadar hak ve hakikat varsa soruyordu, hayli yorgundu Gözleri süzülürken, umutları solgun bir şekilde sinesinde beklerken neler kalmıştı Gönüllü köle miyim? Tasnif edilen ve icbar edilerek tercihlerim törpülenirken Gönül dilin ötelenirken, meramım hiç merak edilmezken, evet mi demeliyim Şartlar böyleymiş, yaşamak, yarışmak için vakit hayli geçmiş, evet demek geçimmiş Muvazenem bozuluyor… Ruhum prangaların girdabında çilesiyle duruluyor, yoruluyor Kalbim sükût içinde, dilim artık ne söylese de kar etmiyor, gönlüm feryat ediyor Zemheri sineme hücum ediyor, gözler uzaklara fersiz bir şekilde bakıyor, ne umuyor Mustafa Cilasun |
Babam niyetin masumluğunda ekmeği için çalışıyordu var gücüyle
Boşluğa bakıyordu, ne kadar hak ve hakikat varsa soruyordu, hayli yorgundu
Gözleri süzülürken, umutları solgun bir şekilde sinesinde beklerken neler kalmıştı
Hayatta kişi sevdikleriyle beraberdir
gönle düşenler kaybolmaz
teşekürler
selamlar.