Şebnemler Kurutuyorum Vedalara
Temmuz’dan taşıyorum bahar yeşilini eylül’e
Hesapsız kitapsız borçlanırken yine zamana Soluk yapraklı ormanları omuzladım gidiyorum Bulanık güneş üstümde ağlıyor Umrumda değil sanki hiç bir şey Yüküm ağır iki büklüm yola girdim İklimleri tehdit aklımda,yaydan çıkmış ok gibi fırlıyorum Boynumda canlı şebnemler kurutuyorum vedalara Bohem bakışlar çakıyorum ihtiyar aynalara Ki haşmetli bir duruş suretimde Aksimden bir canavar büyütüyorum Aymazlığımdan ağlaşıyor ellerim Gönüllü illegalliğimden açlığımı besliyorum Geçmişin korkusu peşimde Sınırsız sahralarda tam onikiden vuruluyorum Bir kadın gözünden düşen ışıkla Sabah yıldızlarını yıkayıp doyuruyorum yine Güz dalları sepetimden sarkarken Sürünen sevdaların yüzüne çalıyorum sessizce İniyorum çıkıyorum yürüyorum delice Yüzümde eylülden aşırdığım solgun maske Çehresi değişiyor ruhumun,bu neyin nesi An be an koyulaşan karanlıklarda can çekişiyor şafaklar ötesi Dudaklarım bin yemine mühürlü Yolların,yılların sonuna koşuyorum Derinleşen yollarımda erişilmez duraklar Kendi kıyametime kendimi heba ediyorum sanki Bir ölümün soğuk yüzüne davetkar yazgım Ne kadarda özlüyorum şimdi Giden ben değildim sanki Benzeri kalmamış göçebe tutkular mı bunlar Yabancısı değilse bu masal,bu dağın önemi ne Nerelere varmışız niye varmışız bilmeden Çileler ülkesine yorgun argın yolculuklara Kudurmuş bir öfkemiydi bendeki, Oysa... Oyuncak taşımalıydım kimsesiz çocuklara... Faruk Civelek |
Çehresi değişiyor ruhumun,bu neyin nesi
An be an koyulaşan karanlıklarda can çekişiyor şafaklar ötesi
Dudaklarım bin yemine mühürlü
Yolların,yılların sonuna koşuyorum
baştan sona harika bir şiir şu aldığım kısım beni tasvir ediyor sanki..
kimsesiz çocuklara oyuncak götürmek harika bir fikir...
çünkü bir çocuk için oyuncağın ne demek olduğunu çok iyi biliyorum...
kimsesiz değildim ama sanırım imkansızlıklardan hep bezdendi bebeklerim.. annem yapardı...çok severdim onları ama arkadaşlarımın saçlı yatınca gözlerini kapayan et bebeklerine öyle gıpta ederdim ki.. çocukken hiç olmadı... naylon bebeğim vardı babam almıştı...zeliha koymuştum adını ama ne saçları vardı okşayabileceğim ne de yatırdığımda kapanan mavi gözleri..
liseden sonra evlenene kadar çalıştım iki yıl ...
ilk maaşımla komik gelecek belki ama kendime bir bebek almıştım..
sapsarı saçlı gözleri masmavi yattığında kapıyordu gözlerini ve yumuşacıktı teni...
18 yaşımdaydım onunla uyurdum...
uzunca bir süre sakladım onu...
taki evlenip çocuk sahibi olana kadar...
iki çocuğum da erkek sonunda küçük bir kız çocuğuna hediye ettim...
al dedim senin olsun...
bilirim bir çocuk için oyuncak ne demektir...