Mavi Çocukluğum
Çocuktum denizin ve rüzgârın sesi buluşurdu geceleri
Tahta pencere kenarlarından tıslayarak sızardı içeri Duvarın kenarına yığılmış yorgan döşekle tatlı uykular Bazen rüyama girerdi uzun boylu dev hokkabazlar Gözümü her açışımda gölgeler saklambaç oynardı Sıkardım gözlerimi sımsıkı gün ağarana kadardı Sabahları uzak evlerin bacasından duman çıkardı Kıyıya inerdim karadeniz kayaları hiç aralıksız kamçılardı Kılcal dereler kıvrıla kıvrana karadeniz’e kavuşma telaşında Küme küme olurdu bulutlar sohbet eder gibi dağ başında Yamaçlardan birinden vadiye inerken ruhum her şeyi içiyor Tahta arabalarla çocuklar önümden son sürat geçiyor Evimize dönüyorum dizmiş ninem hamsili ekmekleri Çamurlu saçlarımı karıştırıyor hamurlu sevecen elleri Dedemin takım sandığı her zamanki yerinde duruyor İçinde kerpeten çekiç çiviler bir de teneke makasını saklıyor Dedemle eğri çivileri bir taşın üzerine koyup çekiçle düzlüyoruz Parmaklarım ustalaşıyor gülüşüyoruz Elimi acıta acıta dağıtıyorum kerpiçi Büyümüşmü?Görmekten kıvranıyor içi Kırma oyuncağını diyordu;Bu sonu Her yeni oyuncağımda kucaklıyorum onu. Hep anlatıyordu bana. Balıkların acımasız öyküsünü anlatırdı derinden Büyük balık yutmasın diye direnmek geliyor içimden Pul pul gümüş bulutların başka bir biçimi Şimdi adının özgürlük olduğunu anladığım duygular sarıyor içimi Faruk Civelek |
plastik boya kutuların da muhafaza ettiği çerezleri vardı dayımın
rafta hiç eksik etmediği
onlara gittiğimde
her veda anında cebime avuç avuç çerez doldurması geldi aklıma bu dinleyiimdede
ve sevgili dayımın
atatürk bakışları
ben öyle tarif ederdim dayımı
atatürk bakışlım
heybetli adamdı dayım
alkolü sevedi ama hiç sarhoş şahitolmadım
içmesini biliridi
gür sesli dayım
atattürk bakışlı dayım benim
seni özledim
tüm kaybettiklerimi özlediğim gibi
o mavi gözlerinle bana bakışını özledim dayım
kısaca bu şiir daha çok şey hatırlatacak bana
teşekkürler faruk bey teşekürler