OYUN BİTTİBir temmuz akşamıydı… Gözlerinin mavisiyle denizler, saçlarının kıvrımlarıyla dalgalar dans ederken tanıdım seni… Maviye sevdalı uçurtmaydım ürkek ama yaralı… Neyi aradığımı bilmeden, yaprak gibi savruluyordum, ellerimi tuttun, tutan sendin… Sendin o, bana dünyaya meydan okumayı öğreten… Seninle kâh engin denizlere açardık yelkenimizi, kah ayaklarımız yerden kesilir, savrulurduk bulutlara… Bembeyaz sayfalarla dolu defterlere yazdık ömrümüzü… Geçmişimize sünger çekip, attık imzamızı… Önceler yoktu ikimize de… Varoluştu… Yeniden doğuştu bu… Aşka aşık olan sen, sevdaya susayan ben, aşkı ve sevdayı kana kana, doya doya içtik birbirimizden… Sen ve beni yitirip, biz derdik her cümleye başlarken. Kararlar hep iki kişilikti, yalnızlığı düşünmüyorduk bile… Sen olmayınca nefes alamayan ben, ben olmayınca sudan çıkmış balığa dönen sen… Öylesine… öylesine sevdik birbirimizi… Sonra… Sonra, eskittik bu sevdayı… Devrildik birer koca çınar gibi ve tükettik aşka, sevgiye dair ne varsa … Hiç bitmeyecek sandığımız sevdamız, tedavülden kalkan paralar gibi geçmez oldu… Yörüngesinden çıkan yıldız gibi kayıp gittik gökyüzünde, ve kara deliklerde kaybolduk… Şimdi… Failleri belli bir cinayeti yazarken gazetelerin üçüncü sayfaları, biten bir oyun gibi perdeleri iniyor sahnenin… Ve ben hala ikimizi yazıyorum, ne kadar unutmak istesem de ÖZLEDİM SENİ… ELİF EYLEM 24.03.2007 |