Babam! Eksik yanım...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Babamın gömüldüğü günü hatırlıyorum.. Beni öpen, beni koklayan ve “Oğluum” diyerek beni kucaklayan babamın gömüldüğü günü.
Toprak kazılmıştı. Toprağın bağrında bir babaya, bir oğulun babalı dünyasına yer açılmıştı. Bir çukur, bir baba, bir oğul ve baba ile oğul arasına atılan kürek kürek kara toprak. Kürek tutan ellere bakıyordum. Babamı kara toprak ile örten yüzlere bakıyordum. Donuk yüzler, ağlamasını bilmeyen gözler ve ne yaptıklarından habersiz eller. “Babam” diyeceğim, sarılıp elini öpeceğim, nazlı nazlı isteklerde bulunacağım babam, babacığım gömülüyordu. "Neden ve niçin" sorularıma bir cevap gelmişti: Allah’ın emri...!
-Baba bugün hava ne bulanıktır,
Yüreğim başı yanıktır...- Sensiz geçen kaçıncı bayram artık sayamıyorum! Yüreğime birikti acılar, Doldu kaldı tam şuramda! Ne ağlayabiliyorum, Ne de ağlayabiliyorum... Tadı yok derim ya bayramların, Neşesi, sevinci yok Hepsi bana bayramlık alan senin neşen miydi? Yoksa elini öpüp sarılışım mıydı neşem... Sensiz kalan bu şehri yakmayı Çok istedim! Tutuşturmak istedim, Beni böyle çaresiz bıraktığın bu yerleri! Seneler oldu gidişin, Daha dün gibi benimlesin! Ne rüyama geldin ne gösterdin, Nasıl anlatsam nasıl, nasıl özledim! Bir yanı eksik kalır ya insanın, Yarımdır bir yerde Tastamam değildir hani... Yarım büyüdüm ben de sensiz, Yıllarca çaresiz!... O soğuk taşa sarılmakla Sımsıcak sana sarılmanın arasında Hayat gibi! Bir ömür gibi... Koskoca bir fark var ya büsbüyük; Yok hiçbir yerinde bir bütünlük! Ah şarkılar, ah mısralar... Ne ben konuşabiliyorum Ne de gözyaşlarım... Ne bir cümle dökülüyor dudaklarımdan, Ne de bir damla yaş göz pınarlarımdan... Sensiz dünyaları neyleyim ben, Sensiz kelimeler hep eksik Sensiz cümleler hep devrik... Sensiz paramparça bir ben! Nerden düştü bir yaz akşamı aklına gitmek, Ağlayamamışken başında olur mu artık gülmek... Sensiz tatsız, sensiz yenmiyor bile yemek! Neye fayda gel demek, gel demek... Arkadaşların bahsediyor senden, Diyorlar ’ne iyi adamdı! Ballandıra ballandıra muhabbetine doyum olmazdı...’ Ah beydeğer, aptal beşer! Bana çok ilgi gösterdiğinde Sıkılırdım, kızardım... Nereden bilirdim şimdi o günleri arardım Sarılmana böyle muhtaç kalırdım! Biri yaşlı, biri çaresiz iki kadın, Bir de küçük bir çocuk... Bıraktığın gibiler hala, Omuzlarımın sırtında! Yokluğunda... Annen isminle çağırıyor bazen beni, Doluyor gözlerim, kabartiyor yüreğimi... Ne güzel bilmek sana benzetildiğimi, Ama sen yoksun ki yetmiyor... Yetmiyor! Yokluğun sürüp gidiyor Zaman bizi sürdürüyor Büyüdükte ne oluyor büyüdükte ne! Sensiz olmuyor... Sensiz varmıyor! Bakarsın bu hayat nereye, Nereye gidiyor . . . -Sana gelmek istiyorum.. Kovma beni dergâhından... Gelip görmek istiyorum! Kovma beni yar kapından...- 09.09.’10 |