2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1284
Okunma
Bir savaş hikayesi
Bir yaz sabahıydı
Kırmızı ibikli horozlar müjdelemişti
Günün doğuşunu
Karıncalar uykularında,
Güvercinler zeytinliklerde
Beşik sallıyorlar yavrularına
’e e e ’ diye
Silah kuşananlarda vardı elbet
Bu ızdıraplı coğrafyada.
Kıyıların yanağına,
Şamar gibi vuruyordu dalgalar
Poseidon iş başındaydı
Kura çekilmişti
köpüklü deniz ona düşmüştü
’Allah Allah’ sesleriyle
Barış getiriyorlardı mavnalar.
Rüzğar her zamanki gibi pusu kurmuştu
Ürkek ve korkak bir bekleyiş içindeydi.
Yangın ve savaş öncesinde
korkmalı rüzgardan!
Ah Zeus!
Tanrıların tanrısı
yasak bir aşkın peşindeydi
gemiler ağızlarına kadar postal doluydu
Yorgo ile Mustafa
o akşamda beklemişlerdi birbirlerini
sokağın iki ayrı köşesinde dipçikleriyle
adanın yerlileri dışında
herkes diken üstündeydi
yinede Omorfoda şehvetle açmamıştı
portokal çiçekleri o bahar.
Günün ilk ışıkları vurdu denize
vurur vurmazda
Yorgo’yla Mustafa’yı kavuşturdu bebelerine
onbir yıldır olduğu gibi.
Mahallenin kedileri korkmaktaydı
köpekten değil bu kerre ...
tetik üstündeydiler.
o gün yanmağa başladı evleri
ilk haberi kara karga verdi
baykuşla Girne’dekilere
karga korkmuştu,
baykuş ağlamaklıydı ilk kez
belliydi kan akacaktı,
’akacak kan damarda durmaz’ diyordu
hırsız tilkileri Mesarya’nın,
Misafirin böylesine kızgındı toprakana
rüzğarla izdivacını yıllar önce kesmişti
gün Hades’in günüydü
Karıncalar, karafatmalar, uzun ince karayılanlar
komşularıyla güneye, doğuya
ve batıya kaçtılar
bir kedi yavrusunu
kurtardı karabaş
kedi yavrusunun ağzında
can verdi yaralı sıçan
kelebekler hepten yok oldu serçelerle,
evleri yanan dostları için seferber oldu
Trodos’taki Muflonlar
Karpazın eşekleri
var güçleriyle çalıştılar o akşam
yaralılar için hastane yoktu,
göçmenler için çadır.......
......
gökkubbe üzüntüsünü gizleyemedi
ağladı üç gün, üç gece
toprakana sinirli bir günün ardından
kolkanat gerdi çocuklarına
ve ’ben bu acıyı 2000 yıl öncede duydum Salamis’te’ dedi
savaştılar on gün onbeş gün
adanın misafirleri birbirleriyle,
YORGO Değirmenlikte yara aldı
iman tahtasından,
yirmi dokuzuncu yaşını kutlayacaktı
bir sonraki pazar
düştü yere asırlık bir çınar gibi
toprakananın cız etti yüreği
düşerken düşündü Yorgo Mustafayı,
sokağını, onbir yılı
ve savaşın ta başından nedenini
MUSTAFA 2 gün sonra Çatozda öldü
kör bir Yunan kurşunuyla
toprakana sinirli,
gökkubbe ağlamaklıydı
aldı bağrına onları
yüzlerce Yorgo’yu, Mustafa’yı
bıyıkları yeni terlemiş
Anadolulu Memedleri
ve Teselya ovasından kopup gelen
Petrosları
Ölüler şehri kalabalığında
Yer bulabildin mi kendine ?
Seni savaşa götürenlere
Söyleyeceğin birşey yok mu asker?
Neyin bedelini ödedin?
Böyle diri ömrünle..
Hangi dindensen
yanında olsun dinin
üstünde güller açsın
nur dolsun ciğerlerin
mezarında nöbet tutsun melekler
sorgusuz sualsin
cennete konsun ruhun
denizler kabarıpta
dağlar alaşağı edildiğinde
güneşin önü kesildiğinde
o büyük kalabalıkta
sen sor hesabını
sevgili yatağına girmeden seni
mezara sokanlara asker .
-------------------------------