sana
meĝer
susuĝluĝuma verilen soĝuk bir ayranmışın, kalabalıklardaki yalnızlıĝıma doĝan güneş, herkes gibi olmayan yanınla, iki kalp tek vücut olunabiliyormuş. meĝer buĝulanmış gözlerin, dünyamı yıkmaya yetermiş, dar sokaklarında İstanbul’un isli havasında tanıdım seni meĝer tenimin ilacı parmaklarındaymış.. düş sokaĝı sakinlerini dinlerken biz meĝer boynundaki fulardan bile kıskanırmış insan sırılsıklam terleyebilirmiş yennar günü meĝer kızıla çalan saçlarının buklelerinde kaybolduĝum günlerde hiristiyan kayalıklarda müslüman olunabilirmiş kalk borusu çaldı çalacak belki bugün, belki daha da yakın meĝer toprak girecek araya morarmıṣ dudaklarmızla filizlenen bir menekşenin bir dalında sen, bir dalında ben boy verecekmişiz meĝer |