İki Dil/de Aşk
Gece,
inmeye dururken içimin dev aynasına yol almaktayım yine kendi karanlığıma sahipsiz bıraktığından beri ellerimi dönüp bakmadım bir daha ardıma şimdi, ölümbaz öpüşlerinde kusuyorum sesinin her zerresini ve sana ait her şeyi yüzünü, gülüşünü, tenini bir bir sakladım içimdeki izbe karanlığıma. Düşüncelerimi yok ettim zihnimden sana dair düşlerimle avutuyorum kendimi biliyorum baştan yanlıştı her şey ve ben, bile bile attım kendimi kızıl közlerin orta yerine yaşadığımız an’ların giz/emiydi belkide beni sana ittikçe iten ayılamadım büyülü sarhoşluğundan belkide çakırkeyif kalmak istedim hep dudağında yaramı, hep sen sarasın diye bekledim en çok da kendimden kaçıp sıcağına sığınmayı istedim bunca uzağımda olmana rağmen hep kokunu, sesindeki şevkati özledim ! düştüğüm her boşluk bir öncekinden daha derin konuşan ben değilim sanki sesimi dudaklarından dinliyorum ve gözlerinin yeşilinde yitiriyorum kendimi.. ayrı ayrı adreslerden aynı çığlıklar buluşuyor tek bedende aynı kimsesiz şarkıyı mırıldanıyor dillerimiz biliyorum haritamız farklı çizilmiş bizim dillerimiz ayrı Sen; Kızıltepelerden yükselen Yarım Ay ben ise güney sahilerinin tuzlu denizi sen ana dilinde fısıldıyorsun içime işleyen buğulu sesinle "ez ji te hezdikim" bense "seni çokk seviyorumm" diyebiliyorum dilimin döndüğünce... ve aşkla bütünleşiyor iki farklı ten olsun be sevdiğim, ben sana iki dilden de söylüyorum ez ji te hezdikim....Seni çokk seviyorumm...! zaman; Sensizlikölümgibimigeldisandınölümsensizlikgibigeldibilemedin... -Aze- |