DAĞDAN DÜŞESİ GELİR İNSANIN
ay bu gece yetmiyor tesadüf cinnetime
yetmiyor yaktığım ateşler sesini ısıtmaya sesin kutuplarda yavru bir penguen -annesi karşı buzulda sımsıcak dağların arasından göster kendini artık deniz tozu dumana katıp geldim şehirlerden sofrana sofrana kurdum, güneşi, mitleri gelinliğimi çimenlere boyadım sofrana kuruldum denizin tuzundan kattım pişirdiğim aşa ağaçlar sevişiyordu gördüm yalınayak ağaçlarda zeytinler egeli iki kayık denizde yanyana geçerken yolunu şaşıran istavritler aşkı hiç tadamayacak ne acı... ay bu gece yetmiyor karanlık cennetime dalgaların arasından göster şefkatini sevgili yunus aynı denizde yüzmek yetmiyor mu çocuk doğurmaya? çocuk doğurmak öfkesini çekmiyor mu Hera’nın? Ağaçlar ağlıyordu gördüm hıçkıra hıçkıra gözlerin göllere düşmesini seyrederken gelen vahşi atlar sevgisiz kalacak ne korkunç... vahşileştiren sevgisizlik değil mi zaten atan kalpleri? Yeni’den dönüyorum ter içinde gömleğim eskiye uğramadan kaça koşa yeniden geliyorum sanki hiç uğramamış ayaklarım bu coğrafyaya ağaçlar gidiyordu sustum dilim tutuldu, kirpiklerim mızrak köpekler mi insanlar mı uykusuz? ışığı yaktınız karanlıkta olduğumu anladım korkuyorum, gereksizse lüften kapatınız... melisaiclal 31.08.2010 |