MASUMLUK UÇUKLARI
Bir vakit geldim sana
Senin acılı randevu vaktinde Acılarını süpür Hiç dokunulmamış eller getirdim Avuçlarında utansın Yağmurunda yıka - Ben Karadeniz’e yağmur olurum Sen gözü kara denizim. Vuruldum sana - Destur daha ilk dokunduğunda, Sulandı ruhum sana - Hiçbir sevgilime benzemiyor yüzün Kıyaslamıyorum – dökülmüş saçlarınızı Masumluk uçukların var senin, Ne çatık kaşlarını topluyorum - Ne de uyanık gözyaşlarını. Göveren bakışların, Onları ver bana - Bizim olsunlar. - Öyle belendik ki yaşama dair kıyılarda Rüzgar alsak bile - körce kala kalmadık Mazi var siyahtan - pembeden Daha yaşımız yirmiyi geçmeden. - Mazi uzandı koynumuza, Ah beni ağlatmasınlar.. Bak burada, Nasıl da susmuşsun yanımda, Yaramazlığın sonrası Baba azarı yer gibi yanımda.. Bak burada - o gün,o kadar sıcaktı ki Ceviz ağacının gölgesinde sızmışım, Uyandığımda – annenin kömür kokulu çorbası yatıyordu yanımda. - Hadi toplayalım misketlerini, Geç kalmayasın - Baba ocağına.. - Hey be ; Sev demişiz - Susma dağ gibi , sev .. Çakmak yak onuruna Evir çevir - sev.. Şimdi nasıl yaşlanmışız Bak ,Eski sevgilim.. Bak!.. Nasıl yaşamışız. - Adalı |