0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1144
Okunma
I.
Saf karanlığın içindeki hakiki ışıkla bir dans
ya da bir oyun belki.
Kelimeler sarfederim üstünkörü, fütursuzca:
Hangimiz yanaşabilir ki zamanın kıyısına?
"Ya hep ya hiç..."
Kayıpların en büyük sloganı mı bu
yoksa her şeyi alıp seni, beni, bizi bile
kimsesiz ve ışıksız bırakan hırs yumağı
başıbozukların attığı ilk ve en büyük adım mı?
Adım mı? Boşver.
Varlığım bile yok belki.
Yoluna bak,
her şeyin tadına bak.
Zamanın kıyısından sark
ve gökyüzünden aşağıya bak.
II.
Boş bir sokakta devinim halindeydim;
inler ve cinler top oynuyordu.
Bu kaçıncı gol ağlarımda?
-daha doğrusu taşlarımın arasında-
Balıklar gülüyor bana akvaryumdan,
üç saniye sonra tekrar gülüyorlar:
bu sonsuz gibi.
Ben kimlere bıraktım düşünsel iplerimi?
Sahnesinde izlediğim oyuncudan rol çaldım,
altına da düşülür ya hep:
ben yazdım ve ben oynadım.
Beyaz dumanlardan sıkıldım ve
mor dumanların içine daldım.
Kararlıydım, yapacaktım.
Sonuç mu?
Görünmüyor mu?
İçerdeyimdir o zaman daha,
hâlâ.