.yenibir
anlayamadığım o kadar çok şey oldu ki
ne sana uzanan bir el var şimdi benden ne de sen orada hala bekleyen kadınsın; gelmemi umut eden. üstüm başım sırılsıklam, sokaklar hala kalabalık geldiğimiz bir nokta var mı diye bakıyorum sadece noktalar görüyorum biz ait olmayan. kahretsin! lütfen birazcık aydınlık! karamsar dil oyunlarına gebe bir gündeyim bu oda sıcak değil ama kuru bu şehir seninle değil ama ıslak da değil: kuru. anla bunu. saat sana ayarlı değil bugün nedense ne oldu? gidiyor musun? güneş zaten doğmuyordu ya ne oldu? duruyor musun? gittin ve duruyorsun: ne bana yakın bedenin ne de gözlerine verdiğin hüküm: "şu adama bakın, aranın!" şarkı şunu diyordu aynı sen gibi birine: "sen varsan ben yokum" ama aynı şarkı bana şunun cevabını vermedi; veremedi hala: "sen yoksan...?" elveda. aramızda geçenleri lütfen İstanbul’a anlatma. Sıra sende İstanbul: sen de aramızda geçenleri lütfen ona anlatma ve uzunca bir süre gözlerime bakma, beni ıslatma. |