HASRETİN VUSLATI
“sevmek“ kelimesini onun gözlerinde,
“aşk“ duygusunu onun yüreğinde, Hayallerin pembesini onun çehresinde, Hasretin acısını onunlayken gördüm. Beklemenin ne kadar ağlattığını, Beklenenin ise acılı feryatlarını, Hepsini, ama hepsini onda gördüm. Tek bir umut istemiştim vuslattan yana, Haber verdim kuvvetli esen fırtınaya Fısıldasın sevgilimin kulağına; Onu ne kadar sevdiğimi, Ne kadar hasret kaldığımı, Ve ne kadar gözyaşlarımın aktığını! Hüzünlerin başıma taç olduğunu Ve haz bahçesine, Ona hasret kaldığım gibi, Hasret kaldığımı anlatsın! Söylemek istemiyorum ona aslında Üzülür, üzüldüğümü duyarsa O da benim gibi ağlar… Kıyamam O da benim gibi çıldırır… Dayanamam Mecnun gibi feryat eder… Ferhat gibi acı çeker… Kerem gibi isyan eder… !!! Ona da bitmez gözükür şu yollar Ona da ağlar baht! Penceremden süzülürken yağmur Sicim sicim… Gel artık sevgilim! Hayatın yükünü sen hafiflettin. Onulmaz yaralarıma merhem oldun. Sen durdurdun titreyen ellerimi, Titremiyor artık eskisi gibi. Bu gözlerim göremeyince gözlerini, Yine kalbim çekiyor kara perdeyi! Ağlıyorum bir köşede içli içli! Soruyorlar niçin ağlıyorsun? Ben yârimin çehresine Yârimin yüreğine hasretim! Ben ağlamayayım da, Kim ağlasın efendim! Benimde çalacak bir gün kapımı vuslat Her şeyi, ama her şeyi bir kenara atsak, Yine kalbim, kalbinde tutsak! Oradan çıkmak bana yasak. Bu yüzden bütün azalarım zincirli Bulsam orada bir salıncak Sallanarak oradan uçsam… Sonra da derler ki bana aşktan bir kaçak! Zor olan maceranın en sevimlisi! Bahar geldi, yazı bekliyorum… Çiçekler açtı papatyayı istiyorum… Çimenlerin yeşilinde gözlerini görüyorum… Ben her lahza seni bekliyorum… Bekledikçe daha çok seviyorum Sevdikçe daha çok bağlanıyorum Bağlandıkça sensiz olamıyorum… Böylece yine haykırıyorum Ah hasret, ah vuslat! Diye Yine sicim gibi akıyor o yaşlar Dolup taşıyor dört bir yana Ve sana gelsin… Pencerene damlasın gözyaşlarım. Sana, seni özlediğimi hatırlatsın O damlalarla bir kalp çiz sevdiğim… İçine bu aşk asla bitmeyecek yaz! Bir de unutmasın söylemeyi Yüreğimin tek seninle olduğunu, Ve ümitlerimin hiç bitmeyeceğini… Söylesin ki bil! Üzülme yeter ki! Söylesin ki anla! Ağlama değerli! Söylesin ki sev! Bekletme ey sevgili! İki kelime dilime dolanırken, Ellerim titreyerek yazdığım Bu âcizane satırlarım ağlarken, Düşüncelerimin sahibi sen, Yine dolaşıyorsun Beyin hücrelerimde! Sen aklıma geldiğinde; Beynim duruyor sanki… Düşünemiyorum Gözlerim görmüyor sanki… Bakamıyorum Dilim dolanıyor sanki… Anlatamıyorum Ellerim kilitleniyor sanki… Yazamıyorum Soruyorum nedenini beynime Usulca fısıldıyor kulağıma; O aklındayken, O damarlarındayken, O seni kalbime esir etmişken, Çıkmaya imkân yok! Başka şey düşünmeye de beynin yok! Evet… Doğru! Daha ne diyebilirim ki… Hasretin verdiği acıyla; Savruldum her yana… Ağladım hıçkırıklarla… Ve anladım ki; Sevdiğinden uzak kaldıkça Anlıyorsun onun değerini… Vuslatı beklerken… Anlıyorsun hasretin güzelliğini… Ama dayanamıyorum artık! Saplıyorum kalbime bir hançer! O sıcacık kanlarım buz gibi olunca gel! Hançerin saplandığını hissedince gel! Eski anılarını oralarda bırak da gel! Sevdiğin insanlarla vedalaş da gel! Geldiğinde çıkar hançeri kalbimden, Kendi kalbine sapla; oradaki kanı silmeden! Ve uzan benim yanıma boylu boyunca Elimi tut sımsıkı… Hissetmiyoruz artık ne hasreti, ne vuslatı Ne de o hain acıyı… Ağlamak da yok artık hıçkırıklarla Boğuşmuyoruz haykırışlarla! Adımızı yazsınlar kara toprağa! Birlikte gidelim son yolculuğa! HASRET: vuslata meydan okuyan; Acımasız ama güzel… Karanlık ama parlak… Karışık duyguların; En belirgin silahıdır! Süheyla dönmez |