Siyah saçların, siyah gözlerin
Siyah saçların, siyah gözlerin;
Küçüktü ellerin. Maviye vurgun, mavi doluydu yüreğim. Kayıp gittin, gökyüzüne çizilen bir izdin. Ne varsın ne yoksun; koskoca bir hasretsin şimdi. Aldırmaz ağaçlar, çiçekler. Baksan acı acı anlamazlar. Uzar gider damla damla eriyen çeşmenin sesi, Siyahlaşır kaybeder güneş bu seti. Umurunda mı sanki, umurunda mı? Durgunlaşıyor kıpırdamaları toprağın, Saçlarına sokuluyor, dudaklarına uzanıyorum. Suçluyum, korkamıyorum, Çizgilerinde koşuyorum olanaksızlıkların, sınırların, Ateşlerinde ölümün. Unutmuş mu beni sınırlamayı yaşamak. Tek acım siyah saçların, siyah gözlerin. Her seferinde aynı film; Gitme derken, gitsen de bilemem, dur diyemem. Bakışlar yeter mi tarihe, seni böyle bilmek son kere; Siyah saçlarında elim, dudaklarına değerken yüreğim. Durgunlaşıyor kıpırdamaları toprağın, Kayboluyor kuralları var olmanın, Acının sarhoşluğunda başlıyor kaybedişin kazanılmışlığı. Siyah saçların, siyah gözlerin; Sınırsızca, korkusuzca, anlamsızca... Meydan okudum elleri zincirli özgürlüğün sarhoşluğunda |